Entelektüel "Otoriterlik" Hali

Bütün muhalif entelektüel eleştiriler derlenip toplanıp "İslamcı otoriterleşme" mottosu altında formüle ediliyor artık. Son "laiklik" tartışması da bu formülü pekiştirmek için kullanıldı.

Devamı
Entelektüel quot Otoriterlik quot Hali
HDP nin Yeni Ayaklanma Siyaseti

HDP’nin Yeni Ayaklanma Siyaseti

HDP "dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte açılacak yeni dönem"e hazırlık yapıyor. Hazırlık dediysem, öyle siyaset hazırlığı falan değil. Başkaldırı hazırlığı.

Devamı

Kürt milliyetçilerinin fırsat dediği şey, Türkiye toplumu nezdinde hâkim güçler tarafından Ortadoğu'da yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmaya çalışıldığı şeklinde görülüyor.

Aklını hırsına, kinine veya bu ülkenin düşmanlarına kiraya verenler TBMM'nin 23 Nisan Resepsiyonunu iptal ettiğini duyar duymaz, "Cumhuriyet düşmanları işbaşında" diye propagandaya başladılar.

Şimdilerde Doğan Medyası "biz demiştik, ne çok acılar çekildi, suçlusunuz" modunda yayın yapıyor. Erdoğan, PDY ile mücadele ederken siz neredeydiniz?

Esas mesele, "terörü ve teröristi destekleyen, şiddete çağrı yapan milletvekillerinin dokunulmazlığı istismar etmesi"nin önüne geçilmesi...

Batı’dan Gelen Eleştiriler Nasıl Karşılanmalı?

Batı başkentlerinde bir süredir yoğunlaşan Türkiye eleştirileri anlaşılıyor ki devam edecek. Nisanın gündemi de Ermeni Soykırımı iddiası olacak.

Devamı
Batı dan Gelen Eleştiriler Nasıl Karşılanmalı
Erdoğan ın Çağrısı ve İİT nin Geleceği

Erdoğan’ın Çağrısı ve İİT’nin Geleceği

Dönem başkanlığını devralan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Zirve açılış konuşması İİT'ye yönelik beklentilerin tercümanı oldu. Hem de İİT'nin "gerçek bir birlik" olması için neler yapılması gerektiğine dair önerilerle dopdolu olarak.

Devamı

Müdahil olamadıkları gelişmeleri kendi çıkarlarına göre çarpıtmaya, kamuoyunu hızla belirli bir yöne kanalize etmeye çalışıyorlar.

MHP'nin krizinden bu partiyi 2011'den beri ele geçirmeye çalışan paralel yapı istifade edemeyecek. Zira AK Parti karşıtlarına sağladığı söylem ve diğer lojistik desteklerin hiçbiri ne içte ne de dışta paralel yapıyı aktör konumuna taşımıyor.

Son günlerde toplum olarak canımızı çok yakan terör eylemlerinin faillerine ve örgütlerin yakalanan mensuplarına bakıldığında, karşımıza farklı kimliklerinden dolayı toplumun marjinlerine itilmiş değil aksine toplumsal merkeze yakın, büyük şehirlerde üniversite okurken radikalleşmiş profiller çıkmaktadır.

Ülke siyasetinde siyaset kurumunun maruz kaldığı baskılar göz önüne alındığında, milletvekilliği dokunulmazlığının nihai kertede demokratik siyaseti korumaya yönelik iyi niyetli bir uygulama olduğu gözükmemektedir.

Endişeli AKP'liler, karşı karşıya kaldığımız tezgâhları görmüyor olabilirler mi? Söz ve davranışlarıyla, Türkiye düşmanlarına karşı verilen bu haklı mücadeleyi akamete uğrattıklarını bilmiyorlar mı?

Erdoğan'ın başlattığı "milli çözüm süreci" hesapları bozdu. Erdoğan, iktidar mücadelesinden galip çıktı.

Paralel devlet yapılanması ile mücadele bugün meşruiyeti tartışılmayan bir mücadele. Buna rağmen, çeşitli şekillerde zaafa uğratılmak istenen de bir mücadele.

Karşımızdaki terör örgütü ve onun patronu sömürgeciler için bizim izlediğimiz herhangi bir politika mesele değil. Bizim varlığımız mesele.

Hangi marka adı altında yapılırsa yapılsın terörün hedefi Türkiye'nin istiklalidir. Şu ortamda yerlilik ve millilik en önemli sermayemiz.

Hiç utanmadan, operasyonun olduğu akşam, "Türkiye'nin derdi YPG'ye saldırmak değil, DAİŞ'i korumak" diye propaganda yapıyorlar. Güvenlik gerekçesiyle atılan bir adımı "kültürel hınç"la izah etmeye çalışıyorlar.

Onların gözünde "Türkiye biçimi başkanlık" arayışı Necip Fazıl Kısakürek'in "Başyücelik devleti" isteğidir. "Başyücelik devleti" Kemalizm'e verilen bir tepkinin adıdır.

Birçok siyasi polemik, ideolojik suçlama ve tarafgirlik başkanlık taraftarlığı veya karşıtlığı kamplarına bölünecek. Uluslararası kamuoyundaki Türkiye algısı da kaçınılmaz şekilde bu tartışmayla irtibatlanacak.

İki şer şebekesi. KCK/PKK ve FETÖ/PDY. İkisi de tarihlerinde hiç olmadığı kadar köşeye sıkışmış durumdalar.