SETA, Libya ile İlgili Çok Sayıda Analize İmza Attı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) son yılların sıcak başlıklarından olan Libya'yı farklı açılardan konu alan çok sayıda yayın ve analize imza attı.

Devamı
SETA Libya ile İlgili Çok Sayıda Analize İmza Attı
Kriter'in Şubat Sayısı Çıktı MBZ Kimin Taşeronu

Kriter'in Şubat Sayısı Çıktı: MBZ Kimin Taşeronu?

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 43. sayısı çıktı.

Devamı

Libya krizini ve Libya barış sürecini inceleyen SETA çalışmaları

Bu analiz BAE liderliğindeki bölgesel eksenin Suudi Arabistan üzerinden Selefiliği kendi bölge stratejisi için araçsallaştırmasını ele almaktadır.

2018 yılı sona ererken Türk dış politikasının bir bilançosu..

Filistin ve Türkiye küresel sistemde kendilerine biçilen rolü sorguluyor ve bundan dolayı şiddetli baskı ve saldırılara maruz kalıyorlar.

Ortadoğu’da Hırsın İronileri

ABD'nin 'sınırlandırmak' için karşısında Arap-İsrail bloğu oluşturduğu yayılmacı bir bölgesel gücün (İran) bu halde olması tahmin edilen bir şeydi. Ancak Trump ailesi ile yakın ilişkileri olan Veliaht Bin Selman'ın hırslı politikalarının bu denli bir sorgulamaya tabi olması beklenmiyordu.

Devamı
Ortadoğu da Hırsın İronileri
Çıkış Yolu Hadimü'l Haremeyn-İ Şerifeyn Olmak

Çıkış Yolu: “Hadimü'l Haremeyn-İ Şerifeyn” Olmak

Bölge Müslümanlarına “emanet” duygusu vermeyen, kendi vatandaşlarını bile bir otele hapsedip servetlerine el koyan ve diplomatik temsilciliklerinde muhalifleri infaz eden bir yönetim nasıl “İki Kutsal Harem’in Hizmetkârı” olabilir ki?

Devamı

ABD Başkanı Donald Trump: “Orada İsrail’i korumaya yardım edecek başka kimsemiz yok.” Danışmanları Amerikan Başkanı Trump’ı fena hâlde yanıltıyorlar herhâlde.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki ülkelerle yaşadığı gerginliklerin arkasında birkaç temel neden olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki BAE’nin bu ülkelerin ulusal meşruiyetlerine önem vermemesidir. İkinci neden bu ülkelerin özellikle Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerle daha yakın ilişkiler geliştirmeye başlamasıdır.

Suud veliahdı Selman geçtiğimiz salı Oval Ofis'te ABD Başkanı Trump ile komedi kıvamında bir görüşme gerçekleştirdi. Ülkesini "ılımlı İslam" anlayışıyla reform etme niyetindeki Selman 2.5 haftalık ABD seyahatinde "inanılmaz" bir kamu diplomasisi yürütüyor.

Ortadoğu'daki kutuplaşma fırtınası durulacağa benzemiyor...

Yöneticiye her şartta itaatı emreden apolitik Selefiliğin İsrail ile birlikte savaşmayı meşrulaştırması bizi şaşırtmamalı. Aynı kafa, "ılımlı İslam" kodlu seküler Arap milliyetçiliğini de aynı kolaylıkla meşrulaştırabilir.

Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"

Sürpriz şekilde ortaya çıkan ve güvensizlik ortamında düşmanları bir araya getiren HAMAS ve Dahlan anlaşmasının tarafların başka alternatifleri kalmadığı müddetçe devam edeceği düşünülebilir.

Son dönemde bölgesel siyasette daha etkin bir aktör olma hedefindeki BAE, bu çerçevede hem Ortadoğu hem de Afrika Boynuzu'nda önemli stratejik hamleler atmıştır.

Görüşmenin Suudi Arabistan'ın İran'a karşı yeni bir hat oluşturma ve ABD'yi de bu anlamda ikna etmeye çalıştığı bir dönemde gerçekleşmiş olması görüşmeyi ilginç kılıyor.

Tek tipleştirilmiş, siyasi iddiaları ve beklentileri olmayan renksiz ve kokusuz bir İslam anlayışı bölgenin tamamına dayatılmaya çalışılmak istenmektedir.

Suudi Arabistan'daki değişimler daha kapsamlı bir stratejinin bir parçası mı yoksa Suudi Arabistan'ın aleyhine sonuçlar üretme potansiyeline sahip mevcut uluslararası krizi sona erdirmek için atılmış bir adım mı?

Körfez tiyatro salonunda sahnelenen Katar oyununun, 2014’deki krizi de hesaba katarsak ikinci perdesi kapanmak üzere. İfşa ettiği ayrıntılar ise Ortadoğu’nun geleceğine dair umutlarımızı başka bir bahara saklamamız ve beklentilerimizi neden düşük tutmamız gerektiğini bize bir kez daha gösterdi.

Türkiye'nin sınırlandırılması isteği 15 Temmuz gecesi milli iradenin Türkiye siyaseti açısından artık gerçek bir aktör olma hüviyetine kavuşması ile bir kez daha akamete uğradı.