Batı net bir şekilde İslam coğrafyasında derdinin demokrasi olmadığını, İslami hareketlere olan nefretinin Mısır'dan Türkiye'ye kadar İslam coğrafyasıyla ilişkilerindeki en belirleyici faktör olduğunu açık etmiştir.
Devamı
Bu seçim bile sadece Türkiye'nin değil, içinden geçtiğimiz süreçte küresel ölçekteki birçok kesimin kutuplaştığının en bariz göstergesiydi.
Devamı
Çok değil bundan daha iki yıl önce Rabia meydanında bir günde 1000'e yakın demokrasi yanlısını dünyanın gözü önünde katlettiren ve bugün Mısır'ı bir mafya devleti gibi yöneten Sisi Almanya Başbakanı Merkel ve Cumhurbaşkanı Gauck tarafından meşru bir lider gibi karşılandı.
Bir taraftan yalanlar üzerine kurulmuş Irak işgalinin askeri ve finansal faturası; diğer taraftan da savaş ve ABD'nin içine düştüğü çıkmaz bölgesel aktörlerin hareket alanlarını genişletmesine ve geleneksel güç hiyerarşisini sorgulamasına sebep oldu.
Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve üst düzey İhvan üyeleri hakkında verilen idam kararları Mısır ve bölge siyaseti açısından ne anlam ifade ediyor?
İslami hareketlerin demokratik dönüşümü ülkelerinin kaderini sandıklardan çıkan halk iradesi sayesinde ele geçirebileceklerine duyacakları inançla olabilir.
SETA Genel Koordinatörü Duran, Mısır'da Mursi'nin de aralarında bulunduğu 122 kişiye verilen idam cezasının siyasi olduğunu söyledi.
Devamı
Seçim beyannamelerini incelediğinizde bundan 10 sene önce hayal bile edemeyeceğiniz dış politika başlıklarının metinlere girdiğini görürsünüz.
Devamı
Mısır'ın devrilmiş cumhurbaşkanı Mursi için verilen hapis cezasına önemli bir tepki gözlenmedi, ülkede. İnsanlar sokaklarda büyük ve etkili eylemlere kalkışmadı. Yapılanlar genelde sokak aralarında devamlı bir şekilde görülen sıradan faaliyetler türündendi. Mursi'nin hapis kararına halkın aşırı tepki vermemesinin birden fazla nedeni var.
Ankara SETA Genel Koordinator Yardımcısı Muhittin Ataman, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in yönetim kademelerinde gerçekleştirdiği değişikliği yorumladı.
Türkiye'nin aktif Ortadoğu politikasından "geri çekiliş" bölgesel ittifaklar ve angajmanlarda kayıplara sebep olacaktır.
AK Parti döneminin dış politika aktivizmi CHP'yi de dış politika konusunda daha fazla konuşmaya ve bunu seçim beyannamesine yansıtmaya itmiş.
Dış politika analizlerindeki en sorunlu şey ise, Türkiye'nin bölgedeki ülke bazlı politikalarının İran ve S.Arabistan arasındaki mücadeleye endeksli okunmasıdır.
Salih Husilerle anlaştığı dönemde, Suudi Arabistan'da yaşamaktaydı. O dönemde ülkeyi Kral Abdullah yönetmekteydi. Haliyle Krallık Divanı'nın Husi-Salih anlaşması biliyor olduğu iddia ediliyor
Vekalet savaşlarının sürdüğü bölgede İran'ı dengeleme kavramı yerine İran'la mücadele kavramının oturtulması daha fazla çatışma demektir. Dini- mezhebi söylemle birleşen bu mücadele "gerçek İslam" adına daha fazla şiddet demek.
Avrupalılar gibi çatışmayı terk edip işbirliği temelli bir barış havzası oluşturmak için, İkinci Dünya Savaşı gibi bir felaketi mi yaşamamız gerekiyor?
Mısır yönetimi, 1952 yılında Hür Subaylar darbesiyle devrilen Kral Faruk'un Avrupa'daki oğlu Ahmed'e "Son kral" muamelesi yaparak ona üzerinde "eski kral" yazan pasaport verdi.
Demokratik ve halkın taleplerine karşılık veren İslami bir söylemin siyasi iktidar olması, Riyad başta olmak üzere Körfez'deki tüm monarşiler için acil ve yakın bir tehdit olarak algılandı ve ötekileştirildi.
Erdoğan, Riyad'da Sisi ile görüşme ihtimalini "çok ciddi olumlu adımların atılması" şartına bağladı. Bu şartın içeriğini de "Mursi başta olmak üzere, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve siyaset yapma hakkı verilmesi" olarak netleştirdi.
Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde iyileşme gözleneceğini öngörmek isabetli olacaktır.