Suriye’de İstikrarın Önündeki Riskler

Suriye’de Esad sonrası halkın iradesine dayanan istikrarlı bir yönetim oluşması zaman alacak. Suriyeli farklı gruplar arasında milli bir uzlaşma sağlanmasının önünde hem iç hem de dış engeller var. Bu engellerin aşılması veya yönetilmesi hem pragmatik hem de soğukkanlı bir siyasi irade gerektiriyor

Devamı
Suriye de İstikrarın Önündeki Riskler
Yeni Suriye İmkanlar ve Kısıtlar

Yeni Suriye: İmkanlar ve Kısıtlar

Suriye devrimi amacına ulaştı ancak her şey yeni başlıyor. Devrimin birincil amacı Esed rejimini devirmekti. 13 yıl boyunca rejimi devirmeye zaman zaman çok yaklaşılmıştı. Ancak yıllar boyunca başarılamayan 12 günde gerçekleşti ve 61 yıllık Baas rejimi devrildi. 13 yılda akan göz yaşı ve kanın en büyük sorumlusu Suriye’de çöken Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed ise ülkeden kaçarak Rusya’ya sığınmak zorunda kaldı.

Devamı

Suriye'de Geçiş Dönemi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 96. sayısı raflarda yerini aldı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Ankara'da düzenlenen "ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri" panelinde, ABD'deki seçim süreci ve sonuçlarının Türk-Amerikan ilişkilerine etkileri masaya yatırıldı.

Trump’ın kabine atamaları, özellikle Orta Doğu ve büyük güç rekabetlerinde ABD’nin nasıl bir yol izleyeceğini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Bu anlamda, Trump’ın kabinesindeki isimlerin Amerikan dış politikası açısından ne anlama geldiği, bölgesel ve küresel dinamikleri nasıl etkileyeceği ve Trump’ın ikinci başkanlığı döneminde ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik benimseyeceği stratejik yönelimler merak konusu haline gelmiştir.

Panel: ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri

ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri

Devamı
Panel ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri
ABD Başkanlık Seçimleri Suriye ye Nasıl Yansır

ABD Başkanlık Seçimleri Suriye’ye Nasıl Yansır?

ABD Başkanlık seçimleri yaklaştıkça uluslararası siyaset ve dengeler, yeni başkanın kim olacağı ve olası dış politika vizyonuyla yakından ilgilenir. Bu noktada analistleri rahatlatan unsurların başında ise mevcut adayların geçmiş yönetimlerde Başkan ya da Başkan yardımcısı görevlerinde bulunması gelmektedir.

Devamı

Washington’ın Ortadoğu bölgesine yönelik “çift sütunlu” politikasının sütunlardan birini oluşturan İran, 1979 İslam Devrimi ile birlikte müttefiklikten ABD ile sürekli çekişen bir ülke konumuna gelmiştir. Bu doğrultuda Tahran’ın devrimle birlikte geliştirdiği argümanlar Washington’ın bölgedeki misyonu ve çıkarlarıyla ciddi anlamda çatışmaktadır. İran devrimle birlikte “Ne Doğu ne de Batı, İslam Cumhuriyeti” sloganıyla dönemin iki blokunu da reddederek “Bağlantısızlar” hareketine katılmıştır. Ancak son dönemlerde İran, artan Batı baskısıyla birlikte “Doğu’ya Bakış” söylemini geliştirerek Rusya ve Çin’e yakın politikalar izlemektedir. Bu politikalar doğrultusunda Tahran’ın Moskova ile ilişkileri askeri iş birliklere yöneldiği için ABD ile İran arasında bir gerilim unsuru olarak değerlendirilmektedir.

Batı dışı dünyada tepkiler büyürken ABD Başkanı Biden'ın Tel Aviv'e koşulsuz desteği İsrail-Filistin çatışmasını ne yazık ki daha büyük yıkımlara yol açacak yöne götürüyor.

Eski Başkan Trump’ın Ortadoğu politikası son derece İsrail yanlısı bir çizgideydi. Evanjelist tabanını memnun etmek adına Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, İbrahim Mutabakatları’yla İsrail’in Filistin meselesini çözmeden de bölgede normalleşmeye gidebileceği tezini öne sürmüştü. Filistin için ekonomik yatırımlar da vadeden ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği plan büyük ölçüde İsrail’in öncelikleri üzerine kurulmuştu.

İsrail - Filistin çatışması sırasında sosyal medya, dezenformasyonun hızla yayıldığı bir platform haline geldi. Öyle ki, ABD Başkanı Biden’ın açıklamaları bile sonrasında teyit edilemedi. Uzmanlar, resmi teyit hizmetleriyle bu haberlerin doğrusunun paylaşıldığını ancak çatışmanın ilk günlerinde yalan haberlere inanmanın kolay olduğunu belirtiyor.

ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’ı ve Irak’ı işgal ettiği, Türkiye’nin ise sadece terör örgütüyle mücadele şiarını ön plana çıkardığının altı çizilmeli

Amerikan basınına yansıyan haberle göre ABD’yle Suudi Arabistan arasında İsrail’i tanıma konusunda anlaşmaya varıldı. Detaylarının önümüzdeki 9 ila 12 ay arasında belirleneceği ifade edilen anlaşmayla Suudi Arabistan’ın İsrail’le normalleşmesi karşılığında Amerikan güvenlik garantileri ve sivil nükleer kapasite geliştirme konusunda destek alacağı belirtiliyor. Filistin konusunda İsrail tarafından tavizler verilmesini öngören anlaşmanın iki devletli bir çözüme gidişe yardım etmesi de öngörülüyor. Suudi Arabistan’ın Çin’le askeri ilişki geliştirmemesi beklentisini de içeren anlaşma gerçekleştiği takdirde İsrail’le Arap dünyası arasındaki ilişkiler tamamen yeni bir döneme girecek.

Uluslararası sorunları çözmek ve küresel güçlerin yıkıcı etkilerinden kurtulmak amacıyla başlatılan bölgeselleşme süreçleri hem küresel güç rekabetinin sertliğini yumuşattı hem de bölgesel güçlerin uluslararası siyasette daha bağımsız bir politika izlemelerini sağladı.