Macron’un Çin Gezisi ve Stratejik Otonomi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un devlet törenleriyle ağırlandığı Çin ziyareti sonrasında Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını azaltması ve Çin’le ABD arasında Tayvan üzerinden yaşanacak bir çatışmada taraf olmaması gerektiği yönündeki sözleri Washington’da tepki çekti.

Devamı
Macron un Çin Gezisi ve Stratejik Otonomi

Geçen hafta Nashville’deki bir okula yapılan silahlı saldırının üç çocuk ve 3 yetişkinin hayatına mal olması sonrasında silah tartışması tekrar alevlendi. 2017 verilerine göre, dünyada kişi başına düşen silah sayısında 1,2 gibi bir rakamla (takipçileri 0,6’yla Falkland Adaları ve 0,5 ile Yemen) dünya lideri olan ABD’de silahların sınırlanmasını sağlayacak kanunlar bir türlü geçirilemiyor. Sürekli toplu katliamlar yaşanmasına rağmen sorunun çözümü konusunda son derece partizan bir ayrışma var. Cumhuriyetçiler anayasal silah taşıma hakkını aşındıracağı gerekçesiyle herhangi bir sınırlandırmaya karşı çıkarken, Demokratların yüksek kapasiteli otomatik silahları sınırlandırılma çabaları sonuçsuz kalıyor. Silah lobisinin etkisi büyük ama bu konuda mesafe alınamamasının ana sebebi, silah taşıma hakkının anayasanın 2. ek maddesinde koruma altına alınmış ve bu hakkın milyonlar için kimliksel bir mesele haline gelmiş olmasından kaynaklanıyor.

Batıdaki mevcut bankacılık krizinin özeti aslında şudur. Bankalar zaten sorunlu, kötü yönetiliyor, çok fazla risk almalarına izin veriliyor ve haddinden fazla riskler barındırıyordu. Bazıları gereğinden fazla büyük, daha küçüklerinin risk yönetimleri facia, gizli kayıpları çok fazla, türev ürünler üzerinden alınan risklerin ise haddi hesabı yok. Fed'in faiz artışları dalgası ise, buz dağının görünmeyen yüzünü ortaya çıkardı. Riskler adım adım ortaya döküldü, düzeltme hamleleri ise işe yaramadı ve bankalara hücum dalgası takip etti.

Suriye rejimi Arap ülkelerinin deprem diplomasisi trafiğini daha fazla meşruiyet kazanmak ve bölgede normalleşme sürecini hızlandırmak için kullanıyor. Mısır Dışişleri Bakanı Şükri deprem sonrasında Şam’da Esad’la görüşmüş ve Suriye’ye insani yardımlarını rejim üzerinden teslim etmişti. Esad, Suriye’yle normalleşmenin öncülüğünü yapmaya çalışan BAE’nin Dışişleri Bakanı el-Nahyan’ın ziyaretinin ertesi günü BM yardım ekiplerinin Suriye muhalefetinin kontrol ettiği bölgelere geçişine izin vermişti. BAE ve Mısır’la birlikte birçok Arap ülkesinin de Suriye rejiminin normalleşmesini tercih ettiği biliniyor. Amerikan yönetimi bölgede Esad rejimiyle normalleşme çabalarına karşı çıktığını ifade etse de buna yönelik ciddi baskı yaptığına ilişkin bir işaret yok.

Eski Başkan Donald J. Trump, Amerikan siyasi tarihinde birçok ilke imza attı. Bu hafta bu ilklere bir yenisinin eklenmesi yani tutuklanan gelmiş geçmiş ilk Amerikan Başkanı olma ihtimali gündeme geldi.

Odak: Duhok’ta Düşen Helikopterlerin Gösterdikleri

ABD, Türkiye’deki seçim sonuçlarına göre PYD/YPG’yi KYB ile de güçlendirilmiş şekilde Türkiye’ye kabul ettirebileceğinin ve burada Öcalan’ı da yeniden aktörleştirebileceğinin hesabını yapıyor olabilir. Ancak Bafel’in oynadığı bu riskli oyunun kendisi adına büyük bir bedeli olacağı da çok açıktır. Türkiye’nin düşmanlarıyla dost olmak Türkiye’nin de düşmanı olmak anlamına geldiğinden bundan en büyük zararı KYB ve Bafel görecektir.

Devamı
Odak Duhok ta Düşen Helikopterlerin Gösterdikleri
Amerika Ortadoğu yu Çin e Bırakır mı

Amerika Ortadoğu’yu Çin’e Bırakır mı?

ABD’nin Çin casus balonunu düşürmesini doğrudan eleştiren, Rusya’ya yakınlaşarak askeri yardım aşamasına gelen, Tayvan’a silah satışına karşı sert dil kullanan, Xi’nin 3. döneminde orduyu ‘çelikten bir duvar’ haline getirme sözü veren bir Çin var karşımızda. Ukrayna barış planı önerisinden iki hafta sonra Suudi Arabistan ve İran gibi karşıt güçleri bir araya getiren bir Çin. ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesini fırsata çevirmeye çalışan ancak bölge dengelerini iyi anladığı da şüpheli olan bir Çin. Karşısında ise Ortadoğu’da maliyet azaltmak isteyen ancak Çin’in bölge liderliği iddiasıyla mücadelenin de kaçınılmaz olduğunun farkında olan bir ABD.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmacısı Murat Aslan, NTV ekranlarında, ABD’li komutanların YPG’ye yaptığı ziyaret üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Almanya jeostratejik duruşunu değiştiriyor mu? Almanya’ya yeni bir rol mü yükleniyor? Almanya’nın iç dinamikleri nasıl etkilenir?

Ukrayna, bugün, Batı'dan finansal ve savaş desteği talebini devam ettirirken; Rusya ise savaşın başlaması ve mevcut gidişat ile ilgili Batıyı eleştirmeye devam ediyor. Rusya'nın daha yoğun Batı desteği ve NATO tankları gelmeden, hızlı bir zafer kazanma arzusu, savaşı bahar döneminde şiddetlendirebilir. Batıda (örneğin ABD'de Cumhuriyetçiler ağırlık kazanıncaya dek) Ukrayna'ya desteğin devam etmesi bekleniyor. Bu doğrultuda da ekonomik etkilerin yeni yılda da biraz hız kesse de devam etmesi bekleniyor.

Amerikan Enerji Bakanlığı’nın basına yansıyan yeni değerlendirmesi, Covid-19 virüsünün ‘laboratuvardan sızmış’ olabileceği yönünde. Bu değerlendirme ‘düşük güven seviyesinde’ olmasına rağmen istihbarat birimleri ve bilim insanlarının ortak kanaatinden ayrışıyor. Devlet kurumlarının genel kanaatinden farklı olarak FBI Direktörü Christopher Wray, ‘FBI epey bir zamandır pandeminin kaynağının büyük bir ihtimalle potansiyel bir laboratuvar kazası olduğunu değerlendirmektedir’ sözleriyle Enerji Bakanlığı’nın değerlendirmesini desteklemiş oldu. Beyaz Saray ise devlet kurumları arasında bu konuda bir uzlaşı bulunmadığını belirtiyor. Buna rağmen Washington’un Çin’le ilgili şikayetler listesindeki pandeminin orijini meselesi tekrar gündeme gelerek Çin’e karşı yeni bir baskı unsuru oluşturuyor.

Bu analiz Türkiye’nin uluslararası insani yardımlarının yansımalarının anlaşılması bağlamında 6 Şubat depremlerinin sonrasında ülkemizin gördüğü uluslararası desteği çeşitli yönleriyle ele almaktadır.

Amerikan yardımlarının kayıtsız şartsız gerçekleşmesine karşı itirazlarını dillendirmeye başlayan Cumhuriyetçiler Biden’ın stratejisini zora sokabilir. İçerde yaşanacak zorluklar Biden’ın Avrupalı müttefikler üzerindeki baskı gücünü azaltacaktır. Biden içeride sorun yaşarsa Ukrayna’ya ‘sonuna kadar’ desteğin her iki parti tarafından paylaşılmadığı görüntüsü oluşabilir. Böyle bir durumda Biden’ın Avrupa üzerindeki etkisi zayıflayabilir ve Putin’le girdiği sert retorik savaşı Batı ittifakını diri tutmaktan ziyade el yükseltmenin ötesine geçmeyen bir hamle olarak kalabilir.

Dış politika temalarının belki de en az yer aldığı Birliğin Durumu konuşmalarından birini yapan Biden, Ukrayna’ya desteğe devam sözü verdi ve Çin casus balonunun vurulmasını ABD’nin egemenliğine halel gelmeyeceği ekseninde değerlendirerek geçiştirdi. Küresel bir strateji ortaya koymaktan uzak duran Biden, hem Rusya hem Çin meselelerini içerdeki ekonomik etkileri üzerinden değerlendirmeyi tercih etti.

Cumhuriyetçi Parti’de resmi olarak aday adayı olduğunu açıklayan tek isim eski Başkan Donald Trump. Trump, kasım ara seçimleri öncesinde adaylığını açıklayarak muhtemel bir seçim zaferinin rüzgârını arkasına almayı planlamış ancak böyle bir zaferin olmayacağını gösteren anketlere bakarak kararını seçim sonrasına bırakmıştı.

İttifaklar ortak tehditler karşısında kurulurlar. Güçlü ve sürdürülebilir ittifaklar ise ortak değerler etrafında uzlaşırlar ve kendi siyasi aktörleri ve toplumları zamanla bu değerleri özümserler.

ABD'nin sabık Başkanı Donald Trump, iktidara geldiğinde Obama'nın İran siyasetini tamamen terk etmiş ve nükleer anlaşmadan çekilmişti. Trump, kendi döneminde inşa ettiği İran siyasetini "maksimum baskı" olarak kavramsallaştırmıştı. Buna göre İran'ın yaptırımlarla terbiye edilmesi, Tahran'ın geleneksel rakipleri olan Körfez Arap monarşilerinin güçlendirilerek İran'ın çevrelenmesi, İran içinde ve dışındaki muhtelif operasyonlarla da Tahran yönetiminin zayıflatılması hedefleniyordu.

Bütün sorunlu meselelere rağmen farklı Amerikan yönetimlerinin geleneksel olarak İsrail’in güvenliğine en büyük desteği verme yarışına girdiklerini de unutmamak gerekiyor.