Kaşıkçı Skandalında Ankara’nın Dört Seçeneği

Kaşıkçı skandalı Arap dünyası açısından Wikileaks etkisi ile karşılaştırılabilecek bir sembolik anlama sahip.

Devamı
Kaşıkçı Skandalında Ankara nın Dört Seçeneği
Prens Selman'ın Koltuğunu Koruması Artık Çok Zor

Prens Selman'ın Koltuğunu Koruması Artık Çok Zor

Veliaht Prens Amerika ve İsrail desteğiyle geçmişteki cürümlerinin üstünün örtülmesi ve petro dolarlarla batı medyasında inşa ettirdiği pozitif algı sonucu oluşan aşırı özgüven ve egosunun kurbanı oldu.

Devamı

Cemal Kaşıkçı henüz ABD'de iken kendisine karşı yürütülecek bu veya benzeri bir operasyondan haberdar olması ABD'yi alenen suç ortağı yapıyor..

Pompeo'nun Riyad-Ankara hattındaki seyahatinin amacı Kaşıkçı skandalı ile ilgili gelişmeleri takip etmekti. Yaygın kanaate göre ve Riyad'dan yayımlanan fotoğraf karelerinden anlaşıldığı kadarıyla Washington, Veliaht Bin Selman'ı Kaşıkçı skandalından sıyırabilecek bir formülün peşinde. Kariyerinde CIA Direktörlüğü bulunan Pompeo'nun bu vazife ile görevlendirilmesi de ilginç.

SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar Kaşıkçı olayından sonra Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin geleceği hakkındaki tartışmaları değerlendirdi.

Bir algı bozukluğu Suud'un cüretkârlığını tetikliyor ve yanlış hesap yapmasına neden oluyor. Trump'ın gönderdiği sinyaller Suud'un uluslararası siyasete dair algısını bozdu. Kendini vazgeçilmez olarak görüyor. Parayla her şeyi satın alabileceğini düşünüyor. Tarihte bozuk algının örnekleri vardır. Hitler'in Polonya işgali, Saddam'ın Kuveyt işgali gibi. Bunlar hep bozuk algının ürünüdür. Cevapsız kalan haydutluk yenilerini doğurur.

Suud ve Amerikan İstihbarat İlişkisi

Kendini Amerikan profesyonellerine korutan bir ailenin yurtdışında bir operasyonu tek başına yapabileceğini düşünebilir miyiz?

Devamı
Suud ve Amerikan İstihbarat İlişkisi
Suud Prens'in Yolu

Suud Prens'in Yolu!

Suud Krallığı “iki hafta iktidarda kalabilmek için Trump’ın desteğine muhtaç olmak” gibi bir zilletten kurtulabilir mi?

Devamı

Meselenin insani yönüne baktığımızda ortada bir vahşet var. Gün ortasında bir devlet eşkıyalığı ile karşı karşıyayız. Devletler bazı durumlarda, ülkenin yüksek menfaatleri için çeşitli operasyonlar yaparlar. İstihbarat birimleri eliyle bazı kişileri tutuklar hatta suikast düzenlerler. Ancak resmi işlemlerini yaptırmak için randevu ile konsolosluğa gelen bir vatandaşı, üstelik yakınları konsolosluğun kapısının önünde beklerken yok etmek çok farklı bir durum. Tam bir kural tanımamazlık, tam bir eşkıyalık.

Kaşıkçı skandalında Riyad'ın etrafındaki çember daralıyor. Bir yandan her geçen gün olayın yeni detayları açığa çıkıyor. Diğer yandan da Riyad üzerindeki diplomatik baskı yoğunlaşıyor.

Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır Suudi Arabistan’ın son yıllardaki politikaları ve Türkiye’ye etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.

Muhtemelen Trump yönetimi el yükselterek ve hatta tehdit ederek Suud'luları daha fazla köşeye sıkıştırıp istediğini alınca da meselenin üstünü kapatacak. Nitekim ABD istihbaratının da işin içinde olduğuna dair yazılar da dökülmeye başladı.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Cemal Kaşıkçı olayı hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Kaşıkçı meselesinin Türkiye – Suudi Arabistan ilişkilerine etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda kaybolan gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın Kaşıkçı meselesinin uluslararası alanda yansımaları hakkında değerlendirmede bulundu.

Uluslararası norm ve kurumlar gözümüzün önünde teker teker çöküyor.

Kaşıkçı skandalı, Türk-Suud ilişkilerine zarar verebilecek bir mahiyet taşıyor... Ayrıca, bu hadisenin Riyad için uluslararası sonuçları olacak bir skandal olduğunu da söylemeliyiz..

Trump'ın dış politika yaklaşımı ve dili "zorba bir tek taraflılığın" ABD'de kalıcı olduğunu düşündürüyor. Zira Washington, Çin, Kuzey Kore ve İran ile ilgili tehditlerde bulunmakla kalmıyor. Müttefikleriyle de şantaj, tehdit ve aşağılama içeren bir ilişki kurmaya çalışıyor.

Türkiye işbirliğine açık olduğunu ilan ediyor. Uyum gösterenlerle yol yürüyor. Göstermeyenlere de mecburiyeti yok. Otonom Türkiye'nin doğuşu zorlu bir mücadele gerektiriyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 23. sayısı raflarda yerini aldı.