Uluslararası sistem bir süredir büyük güçlerin hem rekabet hem de işbirliği yaptığı yeni bir dönemin içinde. Bu sebeple Türkiye, Batı başkentleri ile hep 'çetin müzakere' yürütmekte ve yakın gelecekte de bu durum değişmeyecek.
Devamı
Peşmerge ve PKK arasında IKBY'de başlayan çatışma ve güç mücadelesi adım adım kaçınılmaz olarak Suriye'yi de içine çekerken, ABD'nin PYD/YPG ile ENKS'yi bir araya getirerek 'Kürtler' arası birlik çabası boşa çıkmıştır.
Devamı
2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on ikinci kitabına ulaştı. Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. Dış politika gelişmelerinin yanı sıra etkileri daha geniş bir zaman aralığına uzanan konular da bağımsız makaleler kısmında inceleniyor.
NATO zirvesinde karara bağlanacak NATO 2030 Ajandası nedir? NATO zirvesinde üye devletlerin “görünen” kaygıları nelerdir? NATO zirvesinde gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesi nasıl sonuçlanabilir?
Türkiye'nin dış politikada içine girdiği yeni dönemde kendisini yeniden konumlandıracak bir hareketlilik oluşturması ve hem fikri zemini güçlü hem de pratikleri ve araçları iyi hesaplanmış bir yaklaşım sergilemesi, pandemi sonrası dönem için elinin daha güçlenmesine imkan tanıyacaktır.
Devamı
Gözler 14 Haziran'da Brüksel'de gerçekleşecek olan ikili zirvede.
Devamı
Douglas ve Sarah Allison Dış Politika Merkezi Direktörü Luke Coffey, Türkiye-ABD arasındaki güvenin yeniden tesisine odaklanılması gerektiğini söyledi.
Kritik bir görüşmenin tarihi yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Haziran'daki NATO zirvesinde ABD Başkanı Biden ile ilk kez yüz yüze görüşecek.
ABD, Afganistan'da 'hiper güç' olma rüştünü ispatlamak isterken Sovyetlerin 1979 yılında düştüğü hatayı tekrar etti.
Net olan şu ki, Ankara ve Washington arasındaki ilişkiler müttefiklik düzleminin dışına çıkıyor. Hasımlık, rekabet ve iş birliğini aynı anda götüren yeni bir denkleme oturuyor.
Siyasi hayatımızın belki de en uzun seçim dönemine girdik.
Erdoğan, Batı'ya çağrısını bu ayın sonundaki AB liderler zirvesi öncesine denk getirdi. AB, Suriye iç savaşının sorunlarından (göç ve terör sorunları) kaçamadığı halde kaçak oynayanların liste başında.
Türkiye'nin bölgede sorun yaşadığı ülkelerle ilişkilerinin iyileşmesi tabii ki sevindirici bir gelişme.
ABD'nin temel sorunu, müttefiklerle ilişkisini nobran ve asimetrik yaklaşımla kurması. Kendi taktik kazanımları için müttefikinin stratejik kayıplarını umursamaması. Bunlara en iyi örnek ise ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllardaki gerilimli seyri.
Anlaşılan ABD’de ulusal çıkarları tanımlama gücü ve yetkisine sahip olanların bu gerçeği görecek öngörüsü yok ya da Amerikan halkından çok bazı lobilerin çıkarlarını önceliyorlar.
Türkiye'nin güvenlik kaygılarına cevap veren bir politika NATO'yu güçlendirmeye katkı sağlar.
Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığını gördüğü hâlde PKK kimden cesaret alarak silahsız rehineleri katlediyor?
Ankara, Kandil ile Sincar ve Sincar ile Suriye'deki YPG kontrolündeki bölgelerin irtibatını kesmekte ısrarcı.
PKK terör örgütünün ne kadar hain ve kalleş bir örgüt olduğunu görmeyenler Gara'ya baksın. 13 sivili başlarına kurşun sıkarak şehit eden bir katil sürüsünden bahsediyoruz. 40 yıldır Türkiye'nin ayağına vurulmuş bir prangadır. Sahipleri bellidir. Hedefleri ortadadır. En çok da Kürtlere zarar vermiştir. Zayıfladıkça da daha alçak bir tavra bürünmektedir.