Ok Yaydan Çıktı Bir Kere

Türkiye-Suriye sınırının yüzde 65'i PKK tarafından kontrol ediliyor.

Devamı
Ok Yaydan Çıktı Bir Kere
Amerika ve Rusya arasında Türkiye'nin PKK Stratejisi

Amerika ve Rusya arasında Türkiye'nin PKK Stratejisi

Nihayetinde her iki güç de PKK ve ona müzahir silahlı ve siyasi grupları destekliyor..

Devamı

Türkiye FKH'den elde ettiği tecrübe ve başta antitank silahlarına karşı olmak üzere asimetrik-hibrid çatışmalarda kullanabileceği etkili çözümler ve SİHA'lar gibi yeni donanımlarla Afrin harekâtı için geçmişe nazaran çok daha iyi bir yerde olduğunu da unutmamak gerek.

Trump yönetiminin Suriye'de birincil hedefi askeri üslerini koruyarak denklemde etkin olmayı sürdürmek.

ABD’nin yeni adımı YPG’nin bir örgüt formatından çıkarılarak bir orduya dönüştürülmesi anlamına geliyor. Bu hamle birkaç katmanda Suriye’nin ve bölgenin geleceğini etkileyecek bir mahiyete sahip.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Suriye’deki üç garantör ülkenin önemi hakkında değerlendirmede bulundu.

"2017 Türkiye İçin Kazanımlarla Dolu Bir Yıl Oldu"

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Altun, dış politikada 2017'nin Türkiye açısından kazanımlarla dolu bir yıl olduğunu belirterek "Fırat Kalkanı harekatı, Kudüs krizinin çözümüne dair adımlar atılması Türkiye'nin somut başarıları oldu" dedi.

Devamı
quot 2017 Türkiye İçin Kazanımlarla Dolu Bir Yıl Oldu quot
Trump Bu Yalnızlığı Beklemiyordu

Trump Bu Yalnızlığı Beklemiyordu

SETA Washington Genel Koordinatörü Dr. Kadir Üstün: Uluslararası kamuoyu Türkiye ile birlikte hareket ederken İsrail ve ABD yönetimi öngördükleri ama bu kadarını beklemedikleri bir yalnızlık içinde kaldı

Devamı

Trump yönetiminin belirsizliklerle dolu dış politikası düşünüldüğünde, yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji (UGS) Belgesi kritik bir önem teşkil etmektedir. Zira ABD hegemonyasının sonunun geldiğine dair tartışmaların hız kazandığı, bölgesel gelişmelerde yeni aktörlerin ön plana çıktığı ve nihayetinde güvenlik paradigmasının değiştiği bir dönemde yayınlanan bu belge, Trump’ın dış politika vizyonu açısından temel bir gösterge niteliğindedir.

Somut politikalara bakıldığında ortada müttefikliğe dair bir emare de yok. Can düşmanlarımızı himaye edip kollayan bir ABD var karşımızda.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ABD’nin YPG’ye verdiği silahlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Önce DEAŞ’la mücadele adı altında hem kendilerinin hem de Türkiye’nin terörist olarak kabul ettiği PKK’yı eğittiler, donattılar. SDG tiyatrosunun sözcüsü Talal Silo’nun da teslim olduktan sonra söylediği gibi ABD, PKK’ya silah yardımı yapabilmek için SDG tiyatrosunu kurdu.

Amerikan Başkanı Donald Trump’ın politikalarından rahatsız olan Almanya ve Fransa’nın önderliğinde 23 Avrupa Birliği ülkesi Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (Permanent Structured Cooperation-PESCO) diye adlandırdıkları bir anlaşma ile NATO dışında yeni bir savunma birliği arayışı içine girdiler

ABD içindeki güç boşluklarını değerlendiren bürokratik oligarşi benzer bir oyunu kendi başkanlarına karşı da oynamaya çalışmaktadır. Bu oyunların bozulmasında Türk insanının dik duruşunun yanı sıra ABD içindeki daha makul aktörlerin de rolü olacaktır.

Trump ile Pentagon arasında çok büyük bir uyumsuzluk örneği yok. Türkiye'yi hem oyalamak hem de PYD'yle beraber iş yapmak temel hedef.

Soçi'de üzerinde mutabakata varılan konuların Cenevre'de tartışılacak olması ve ABD'nin de bu masada yer alacak olması krizin gidişatı üzerinde etkili olacaktır.

ABD meşru bir yol ve diplomatik bir çözüm bulmak yerine, terörist bir örgütle mücadele ederken diğer bir terörist örgütü desteklemeyi tercih etti.

ABD Suriye’de PKK ile birlikte hareket etmeyi taktiksel bir ittifak olarak lanse etti şimdiye kadar.

Erdoğan, birçok siyaset teknisyeninin yaptığı gibi olanı, karşı tarafın gerçeğini veri kabul edip kendisini hızla ona göre uyarlasaydı Türkiye bu krizli ortamda ağır darbeler alırdı.

Rakka operasyonu için Türkiye’nin ortaya koyduğu planlar ve yaptığı tekliflere karşı hala cevap verilmiş değil. Bu aynı zamanda Suriye bağlamında bölgesel ittifak ilişkilerini de doğrudan etkileyecek bir aşama olarak görülebilir. Ancak el-Bab sonrası Münbiç’e yöneleceğini ve PYD’nin çekilmemesi halinde vuracağını açıklayan Türkiye’nin hareket alanını daraltmak ve Fırat Kalkanı Operasyonu’nu uluslararası hukuk bağlamında elimine etmek için adımlar atıldığını görmekteyiz.

Eğer yeni dönemin güvenlik eksenleri Arap-Fars ve Türk-Kürt çatışmaları üzerinden kurulmak isteniyorsa bölge ülkelerinin yeniden bir değerlendirme yapmaları ve geri dönülemeyecek adımlar atmamaları elzemdir. Bu da İran’ın başta Suriye’de olmak üzere kendisine çeki düzen vermesi ve aşırılıklarını törpülemeyi birincil görev olarak addetmesinden geçmektedir.