‘Brexit referandumu’ ile ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması, Avrupalı devlet adamları ve politikacılarını, kıtanın güvenliği konusunda yeniden ortak savunma sistemleri düşüncesini canlandırma arayışı içerisine itti.
Devamı
Suudi Arabistan'ın ABD pazarından milyarlarca dolarlık varlığını çekip gitmesi gibi aceleci ve kapsamlı bir aksiyonun, Krallığın işleri zararına kapamasını da beraberinde getirebileceğini not düşmek gerek.
Devamı
Bürokrasiye sızmak iktidar elde etmek için yeterli. Nasılsa orada güç biriktirince seçilmiş siyasal elitlerin üzerinde baskı kurmak mümkün.
Savunma uzmanı Merve Seren’e göre, Türkiye’de savunma sivil alana kapalı, “çorbada bizim de tuzumuz olsun’ dediğinizde, işin rengi değişiyor.”
Savunma uzmanı Merve Serene göre, Türkiyede savunma sivil alana kapalı, çorbada bizim de tuzumuz olsun dediğinizde, işin rengi değişiyor.
ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin bugünden sonra asla bir daha eski yakın müttefik ve dostluk ilişkisi seviyesine çıkmayacağını söylemek mümkün. Menfaat ilişkileri devam edecek, ancak taraflar arasındaki güven ciddi bir şekilde zedelendi.
Hem başkanlık hem parlamenter sistemlerde yasama erki, hükûmetin ihtiyacı olan finansal kaynakları aktarmadığında siyasal sistem içerisinde bir kriz veya tıkanıklık kaçınılmaz hale gelebilmektedir.
Devamı
Bir mutabakata varıldı fakat yol hala çetin. ABD'de Cumhuriyetçiler açık muhalefetlerini ortaya koydular, hatta Ruhani'ye mektup yazıp "biz yönetime geçince anlaşmayı iptal ederiz" bile dediler.
Devamı
İran anlaşması sonrasında ABD'nin bölgede daha farklı bir jeopolitik denklem arayışı içine girmesi durumunda İsrail'le olan mevcut anlaşmazlık stratejik bir boyut kazanabilir.
Bölgede yeni bir düzenin kurulması iki ana denklemin nasıl etkileşeceğine bağlı. İlk denklem İran, S.Arabistan, Türkiye ve Mısır arasındaki güç mücadelesinin yansımalarını ve ikili ilişkilerinin dönüşümünü içeriyor. İkincisi ise ABD ve İsrail hattının bölgesel güçlerle spesifik konularda paylaşacakları ortak tavırlarla alakalı.
Son yıllarda ABD ile İsrail yönetimi arasında yaşanan krizin sebepleri nelerdir? Son gelişmeler ışığında iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin geleceği konusunda neler beklenebilir?
Devrim hareketleri kaybetmediği zaman kazanır; rejimler ise kazanmadığı müddetçe kaybeder. Bu sebepten mevcut durumdan illa meşruiyet anlamında bir sonuç çıkaracaksak, bu İran, Rusya ve kendi var ettikleri radikalizme rağmen muhalefeti bertaraf edemeyen rejimin değil sahipsiz kalan muhalefetin lehine olur.
Batı, insani şartları elinden alınan bu ve benzeri Müslüman halklara, bu zalim muameleyi daha ne kadar reva görecek?
ABD'nin mevcut pozisyonu sadece Suriyeli Kürtlerin değil, tüm bölge halkının uzun yıllar acısını çekeceği sorunlar yumağını Kobani'ye yönelik bir PR hamlesi ile öteleme veya unutturma çabasından başka bir şey değildir.
Yeni Knesset'te daha zayıf bir Netanyahu, cesaretlenmiş bir Bennett, iyimser bir Lapid, savunmacı bir Şas, daha aktif bir Meretz ve İşçi Partisi, ayakta kalmaya çalışan bir Livni ve tükenen bir Mofaz izleyeceğiz.
İsrail'deki cari siyasi tabloya baktığımızda önemli dış politika konularında farklı adımlar atma inisiyatifine sahip olabilecek bir koalisyonun kurulmasını öngörmek oldukça zordur.
ABD'nin Mısır'daki çıkarı üç önemli noktaya dayanıyor: Obama'nın demokrasi promosyonuna etkisi; İsrail'in güvenlik kaygıları ve ABD'nin stratejik çıkarları.
Ermeni lobisinin tezleri tüm açıklığıyla ve tüm siyasi aktörlerce tartışılmadıkça Türkiye bu tasarı kamburundan kurtulamayacak.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunda görüşülen Ermeni soykırım tasarısı 22'ye karşı 23 evet oyuyla kabul edildi.
Kafkasya'daki yeni düzende yer almak isteyen ülkeler arasında Rusya ve ABD'nin yanı sıra İsrail'den Fransa'ya, İran'dan Hindistan'a birçok ülkenin hesabı var. Bu hesabın da basitçe 'bölgede istikrar' olmadığını söylemeye gerek dahi yok. Böyle bakıldığında Ermenistan'ın Türkiye üzerinden Batı ile entegrasyonu ABD için olumlu bir gelişme.
ABD siyasi sistemini biraz yakından tanıyanlar, Brookings Enstitü’nin Obama’nın gölge yönetimi olduğu tezinin çok da abartılı olmadığını takdir edeceklerdir. ABD’nin 44. başkanı olarak göreve başlayan Barack Hüseyin Obama’nın, Beyaz Saray ekibini ve kabinesini kurarken kullandığı insan havuzlarının biri eğer kendi seçim bölgesi Chicago’nun yerli siyasetçileri ise diğeri de Washington’un en eski, en zengin ve en itibarlı düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’dür. Bunda hiç de şaşılacak bir durum yok aslında.