Son yazımda Robert Fisk'in İran'la Batı arasındaki nükleer mutabakat sonrasında "mahallenin iyi çocuğu artık İran" seviyesindeki yazısını eleştirmiştim
Devamı
Geçen Salı İran'ın sorunlu nükleer programı nedeniyle P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ile vardığı Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması İran-Batı ilişkilerinde 1979'daki İslam devriminden bu yana yaşanan gerginliği yeni bir işbirliği evresine taşıyacak ölçüde tarihsel bir durum ortaya çıkardı.
IŞİD üzerinden kimin neyi aklamaya, meşrulaştırmaya ve normalleştirmeye çalıştığına baktığımızda karşımıza çıkan resim, IŞİD'in bir istihbarat oyuncağına dönüşmesi sürecine dair kuvvetli ipuçları verecektir.
Arap Baharının bir ülkesinde daha "değişim" rüzgârı iç savaş "kışına" döndü. ABD'nin Yemen dahil Arap Baharını yönetmedeki başarısızlığı tarihin sayfalarında yerini alacak.
İsmine heyecanlı bir şekilde Arap Baharı dediğimiz olgunun henüz tamamlanan bir süreci yok. Farklı süreçler bir arada devam ediyor fakat bu süreçlerin ortak özelliği hiçbirisinin kemale ermemiş olması.
İran nükleer sorununa dair müzakerelerin başarı şansı nedir? ABD'nin İran politikası nasıl şekilleniyor? ABD'nin İran politikasının Ortadoğu ve Türkiye'ye etkileri nelerdir?
Devamı
Zaman içerisinde hem Amerikan askerlerine Irak'ta muharip misyon verilmesi hem de Suriye'de stratejinin Esad'ın hedef alınarak genişletilmesi kaçınılmaz hale gelebilir ancak Obama'nın bu adımları atmaktan uzak duracağı neredeyse kesin diyebiliriz.
Devamı
Görünen o ki, iki ülke arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde, ABD'yi büyük şeytan, İran'ı şer ekseni ülkesi olarak görenlerin daha etkili olacakları bir döneme doğru gidiyoruz.
SETA analisti Can Acun, ABD ile İran'ı bir araya getiren unsurun Irak'taki menfaatler olduğunu belirterek, ABD-İran ilişkilerini Adı Konulmamış Birliktelik' şeklinde ifade etti.
Bütün dinamiklerin iç içe girişi ve krizin can yakan tabiatına bakınca, Irak'taki aktörlerin Türkiye'ye yaslanan bir adım atmaları en sağlıklı senaryo gibi. Ne var ki Türkiye açısından bu senaryo, Kürtler ancak Sünni Araplar ve Türkmenlerle beraber yürürlerse stratejik bir anlam taşıyacak.
Ne yazık ki reel milli çıkarların çatıştığı yerlerde bu çıkarlara hizmet edecek şekilde mezhepsel kutuplaşma ve onun ürettiği insani trajediyle yaşamaya devam edeceğiz.
ABD-İran ilişkileri nasıl bir tarihsel seyir izledi? Taraflara yakınlaşma gereğini düşündüren ihtiyaçlar neler? Olası yakınlaşmanın taraflar, bölge ve Türkiye açısından muhtemel sonuçları neler?
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, 22 Ocak'ta gerçekleşecek Cenevre 2 Konferansı öncesi Suriye ve gündemdeki Gülen Cemaati merkezli son tartışmalarla ilgili olarak Sabah gazetesine değerlendirmelerde bulundu.
Muhalefet birleştikçe güçleniyor ve yedi düvele karşı ilerleme kaydediyor. Rejim tarafı ise doğal olarak muhalefetin birleşmemesi için elinden geleni yapıyor.
Batı, İran'ı yeniden kazanma çabasında; çünkü kontrol edilebilir bir İran Batı'nın bölgedeki en doğal müttefikidir.
Bölgenin en önemli iki ülkesi olarak İran ile Türkiye arasında ciddi bir karşılıklı bağımlılık söz konusu. Bu iki ülke olmadan bölgesel istikrarın sağlanması mümkün değil.
Dini Liderin, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyindeki temsilcisi olduğu dikkate alındığında Ruhani'nin reformcu bir aday olmaktan çok reformcuların taleplerini de dillendiren ve böylece onların desteğini almayı başarmış ve sistemle çatışmayacak birisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Maliki, mezhepçi siyasi söylemi hemen her krizde bir silaha dönüştürmekte ve her sorun alanına güvenlik perspektifinden yaklaşmaktadır.
Maliki, ABD-İran nüfuz mücadelesinden zarar görmemek isteyen Iraklılar için bir zorunluluk olarak kendisini Irak siyasetine empoze etmiş durumdadır.
Suriye rejimi, uluslararası baskının daha sertleştiği bir senaryoda hem siyaseten hem de ekonomik olarak ayakta kalmakta zorlanacaktır. Akan kanın durması için başka bir ihtimal de görünmemektedir.