Jackson Hole ve Küresel Ekonomi Politik

Yıllık Jackson Hole ekonomi politikaları sempozyumları, Fed başkanlarının önlerindeki döneme ilişkin politika değişimleri veya yeni yaklaşımlara dair sinyalleri paylaştıkları önemli toplantılardır. Fed'in pozisyonuna göre şekillenecek küresel ekonomi-politik ile ilgili de daha net fikir edinmek mümkün.

Devamı
Jackson Hole ve Küresel Ekonomi Politik
2024 Sonunda Nasıl Bir Ekonomik Tablo Göreceğiz

2024 Sonunda Nasıl Bir Ekonomik Tablo Göreceğiz?

2024'ün sonunda enflasyon, cari açık ve dış ticaret açığı düşerken kişi başı gelir, bireysel refah düzeyi ve istihdam artış gösterecektir. FED ve Avrupa Merkez Bankalarını takip eden TCMB de yaşanılacak iyileşmelere faiz indirim süreciyle katkı sunacak ve enflasyon rakamlarını yüzde 10'lar düzeyine çekecektir. Fiyat istikrarının sağlanmasının ardından alt ve orta gelir gruplarının hayat standartları iyileşme gösterecektir.

Devamı

Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell, piyasaların faiz indirimi sinyali almak için dört gözle beklediği toplantısında bu sene bitene kadar bir defa indirim öngördüklerini açıkladı.

Son dönemde enflasyon ve büyüme arasında görece daha dengeli bir duruşa ve daha konvansiyonel bir politika setine doğru evirilen iktisat politikaları, 31 Mart sonrası da yakın markajda olacak.

IMF’ye göre; Türkiye 2024’te 1,34 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğüyle küresel sıralamada 17. sırada bulunuyor. Türkiye, 800 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ve 80 binden fazla yabancı yatırımcı firmasıyla küresel ekonomide önemli bir yer tutuyor. İstihdamın ulaştığı 32 milyonluk hacme 120 milyar dolarlık hizmet ihracatı eşlik ediyor. Dünyanın en büyük sekizinci tarım ekonomisi olarak 35 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye, küresel sanayi devleri arasında 360 milyar dolarlık üretim değeriyle 12. sırada yer alıyor. Satın alma gücü açısından gelecek yıllarda 9. sıraya yükselmesi beklenen Türkiye’nin potansiyelinin yüksek olduğunu söylemek mümkün.

2020-2023 dönemi küresel kriz dalgalarıyla geçti. 2020’de başlayan salgın küresel tedarik ve üretim krizini ortaya çıkardı. 2021’in sonlarında belirginleşen global enflasyon krizleri daha kaotik hale getirdi. 2022 Şubat’ta alevlenen Ukrayna Savaşı öncelikle enerji ardından gıda fiyatlarını petrol krizleri dönemindeki fiyat seviyelerine çıkardı. Petrol fiyatları iki katından fazla artarken doğalgaz on kat artış gösterdi. Gıda fiyatları ise Bileşmiş Milletlerin kayıtlara ilk aldığı tarihten itibaren yüzde 65’lik seviyesiyle tarihi zirveye tırmandı. Tedarik, enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi global enflasyonu da son 50 yılın en yüksek seviyelerine çıkardı. Gelişmiş ülkelerde çift haneli rakamlar görülürken FED ve Avrupa Merkez Bankası politika faizlerini enflasyonla mücadele için yükseltmeye başladılar.

Türkiye Yüzyılı Başlarken Ekonomik Görünüm

2023, Türkiye için aynı zamanda depremin ve acıların yılı da oldu. Buna rağmen Türkiye, depremin yaralarını hızla sarmaktadır. Depremin sarstığı 11 ilde konut ve altyapı başta olmak üzere ciddi bir yenilenme sürecine gidilmiş durumdadır. Yine de depremin 104 milyar doları bulan maliyetinin yanında, büyüme ve enflasyon üzerinde de etkileri oluştu.

Devamı
Türkiye Yüzyılı Başlarken Ekonomik Görünüm
2024 te Enflasyonla Mücadele

2024’te Enflasyonla Mücadele

Global krizler silsilesi, ardında fiyat istikrarını bozucu etkiler bıraktı. 2020’de başlayan pandemi ve sonrasında gelen enerji krizi küresel enflasyonu tarihi yüksek seviyelere çıkardı. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çift hanelere çıkan tüketici fiyatları alt ve orta gelirli grupları derinden etkiledi. Türkiye’de de benzer bir süreç yaşandı. Tedarik krizi, ürünlerin tüketiciye ulaşmasını zorlaştırırken enerji fiyat artışları maliyetlerin yükselmesine neden oldu. Gıda fiyatları da Birleşmiş Milletler Gıda Fiyat Endeksi’ne göre kayıtlara alınan tarihten itibaren yüzde 65’e ulaşarak en yüksek rakama geldi. Enerji, gıda ve tedarik yönlü küresel bir krizi andıran sürece bölgesel savaşlar eklemlendi. Ukrayna’da başlayan ve farklı ülkelere yayılma riski taşıyan çatışma, maliyetlerin yukarıya doğru zıplamasına sebebiyet verdi. Merkez bankalarının 2020’den sonra küresel piyasalara enjekte ettiği 20 trilyon dolarlık kaynak da enflasyonist baskının artmasında önemli bir rol üstlendi. Global borçluluk düzeyinin üç senelik dönemde 200 trilyon dolardan 300 trilyon dolara çıkması ise yeni krizlerin meydana gelebileceğine işaret ediyor. BM, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar 2024’te de enflasyonist baskının süresini ve 2025’te makul seviyelere geri çekilme ihtimaline vurgu yapıyorlar.

Devamı

Kritik 2023 seçimleri sonrası TCMB'nin ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı perşembe günü gerçekleşti. Gelişmiş ülkeler arasında (ABD, Avro grubu ve Japonya gibi) dahi para politikasında ayrışma trendinin sürdüğü bir ortamda TCMB'nin ne yapacağı merak ediliyordu.

Bugünlerde belki de en fazla akla takılan sorulardan biri de Türkiye'nin özellikle de seçim sonrası enflasyonu nasıl düşürmeyi ve Türk lirasını nasıl desteklemeyi planladığı konusudur. Dahası, politika yapıcılar neden tıpkı Fed veya ECB'nin yaptığı gibi faizleri artırmıyor? Elbette, daha öncelikli olarak enflasyon konusu önemlidir. Bununla birlikte, Türkiye'de ne Merkez Bankası'nın ne de hükümetin resmi olarak belirlenmiş bir kur hedefi yok. Döviz kuru istikrarı, daha geniş finansal istikrar yetkisinin bir parçası olarak düşünülebilir.

Batıdaki mevcut bankacılık krizinin özeti aslında şudur. Bankalar zaten sorunlu, kötü yönetiliyor, çok fazla risk almalarına izin veriliyor ve haddinden fazla riskler barındırıyordu. Bazıları gereğinden fazla büyük, daha küçüklerinin risk yönetimleri facia, gizli kayıpları çok fazla, türev ürünler üzerinden alınan risklerin ise haddi hesabı yok. Fed'in faiz artışları dalgası ise, buz dağının görünmeyen yüzünü ortaya çıkardı. Riskler adım adım ortaya döküldü, düzeltme hamleleri ise işe yaramadı ve bankalara hücum dalgası takip etti.

İflasına izin verilemeyecek kadar büyük ve etkin şirketlerin ortaya çıkmasını sağlayan Amerikan liberal kapitalizminin finansal krizlerde devletin rolüne ihtiyaç duyması, keskin bir tezat yaratmakla kalmayıp sürekli “büyük paranın” korunduğu bir sistemin varlığına işaret ediyor.

Borsa İstanbul (BIST) son dönemler genelde alıcılı bir seyir izliyor. Küresel borsaların büyük çoğunluğunun negatif seyrettiği bir yıldaki bu pozitif ayrışma önemli. Ancak bu pozitif hava, aynı zamanda küresel resesyon ve enflasyon endişelerinin devam ettiği bir ortamda, Türkiye ekonomisine ve geleceğine güvenin de bir işareti.

Uygulanan dış ticaret politikasının getirisi olarak dünyanın en büyük döviz rezervlerine sahip ülkesi olan Çin enerji arz güvenliği için çeşitlendirme yoluna gitmiştir.

Küresel ticaret resesyon ihtimalinden ciddi anlamda etkilenebilecek potansiyele sahiptir. Türkiye'nin rekabet gücünü ileri teknolojide geliştirmesi mevcut sürecin daha rahat atlatılmasına yardımcı olabilir.

ABD doları, Avroya karşı da son 20 yılın en yüksek seviyesinde. Bu durum, şüphesiz, Anglo-Sakson dünyanın, Avrupa ile de para politikasında ayrışma trendinin bir başka kanıtı.

Küresel ekonomide stagflasyon beklentileri 2008'den bu yana en yüksek seviyede.

Türkiye'de şu an ihracata dayalı bir büyüme stratejisi benimseniyor. Yüksek kurlardan faydalanılarak, ihracat artırılmaya ve cari açık düşürülmeye; faizler düşürülerek yatırım ortamı teşvik edilmeye, iç talep canlandırılarak, büyüme yüksek tutulmaya çalışılıyor.