ABD-Çin İlişkilerinde İstikrar Arayışı

Çin lideri Şi Cinping’in Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’ne katılmak üzere geldiği San Francisco’da Başkan Biden ile görüşmesi, her iki ülkenin bir süredir tansiyonu düşürme çabalarının sonucunda gerçekleşti. Biden yönetimi geçtiğimiz yaz aylarından itibaren Çin’e gönderdiği kabine üyelerinin görüşmeleriyle Çin’le istikrar arayışına girmişti. Tayvan, casusluk krizi ve kritik teknolojik ürünler gibi konular, gerilimi tırmandırmanın yanısıra iki ülke ordularının iletişim kanallarının kapanmasına yol açmıştı. Biden-Şi görüşmesi öncesinde yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı gibi beklentiler yüksek değildi.

Devamı
ABD-Çin İlişkilerinde İstikrar Arayışı
ABD-Çin Ekonomik Mücadelesinin Sınırları

ABD-Çin Ekonomik Mücadelesinin Sınırları

Çin’le karşılıklı bağımlılık oranı son derece yüksek olan Amerikan ekonomisinin Çin’e baskı yaparken dikkatli ve seçici olmak zorunda kaldığını görüyoruz. Biden yönetiminin yapay zekâ ve yarı iletken çip üretimi gibi ileri teknolojilere dair uzmanlığın Çin’e aktarılmasını önleme çabalarının bu amaca matuf olduğu söylenebilir. Bir yandan teknolojik casusluk konusunda mücadele ettiği Çin’le bir yandan da uzay ve yapay zekâ gibi alanlarda Amerikan liderliğini korumak üzere çatışan Washington, Amerikan firmalarının bilançolarına zarar verecek adımlar atmaktan da kaçınmak zorunda.

Devamı

Biden yönetiminin kapsamlı ve etkin bir Çin politikası oluşturmakta zorlandığı açık. Trump döneminde Çin’e sürekli baskı uygulayarak bu ülkenin alanını daraltmaya çalışan Washington, Biden döneminde hem rekabet hem iş birliği söylemiyle yola çıktı. ABD’nin Çin’le mücadele etmesi gerektiği konusunda her iki parti arasında genel bir uzlaşı olmasına rağmen somut ve etkin bir Çin politikası oluşturmakta zorlandığını görüyoruz. Dışişleri Bakanı Blinken’ın Çin ziyaretinin şubat ayında gerçekleşmesi bekleniyordu ancak ziyaretin ‘casus balonu’ gerginliği yüzünden ertelenmesi ilişkilerdeki kırılganlığın ve güvensizliğin bir göstergesi oldu. Blinken, ikili ilişkilerde bir süredir artan tansiyonu düşürmek ve ‘yapıcı’ bir ilişki çerçevesi çizmek amacıyla Çin’e gitti ancak somut bir sonuç elde ettiğine ilişkin bir işaret yok.

ABD doğal olarak Çin ile artık kaçınılmaz hale gelen hegemonya mücadelesini kendisine avantaj yaratacak şartlar altında vermek istiyor.

Avrupa siyasetinde Amerikan seçimlerinden sonra sanki yeni bir hava esecekmiş görüntüsü var. Merkel başta olmak üzere genel Avrupa siyasetini temsil eden kişi ve kurumlar çok doğal olarak Biden'ın seçilmiş olmasını memnuniyetle karşıladılar.

SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, ABD - Çin ilişkileri özelinde Joe Biden'dan beklentileri değerlendirdi.

Biden’ı Asya-Pasifik’te Ne Bekliyor?

Trump döneminde ABD içine kapanıp uluslararası iş birliğini sınırlandırırken, Washington’un bu politikasını fırsata çevirmek isteyen Pekin yönetimi kendisini serbest ticaretin ve uluslararası kurumsal iş birliğinin savunucusu olarak gösterdi.

Devamı
Biden ı Asya-Pasifik te Ne Bekliyor
Rapor Teknolojik Soğuk Savaş Birinci Faz Anlaşma ve Ticaret Savaşlarının

Rapor: Teknolojik Soğuk Savaş | Birinci Faz Anlaşma ve Ticaret Savaşlarının Geleceği

Bu raporda ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşını tetikleyen faktörlerin yanı sıra iki ülke arasındaki teknolojik soğuk savaşın küresel ekonomiye olan etkileri masaya yatırılmaktadır. Raporda bunlarla birlikte Birinci Faz Ticaret Anlaşması sonrası iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin bundan sonra izleyebileceği seyre dair öngörülerde de bulunulmaktadır.

Devamı

Çin’de en üst yasama ve danışma organlarının bir araya geldiği Ulusal Halk Kongresi'nde alınan kararlar ve verilen mesajlar, ABD-Çin hattındaki gerilimin daha da artacağının işareti.

Rakamlara bakıldığında Çin'in istikrarlı büyümesinin sürdüğünü ve Afrika başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde daha fazla etkin olmaya başladığını söylemek mümkün. Ancak aynı rakamlar bize ABD ile Çin arasındaki askeri ve ekonomik gücün hala korunduğunu da söylüyor.

Bu kavga sadece Trump'ın atraksiyonu değil. Çok katmanlı bir kapışma var ortada. Her geçen gün ABD medyası ve düşünce kuruluşları Çin'in virüs politikasını ve propagandasını anlatan yorumlara yer veriyor. Pandemi ve sonrasındaki ekonomik krizin olası stratejik sonuçlarına odaklanıyor. Pekin'in "küresel liderliğe yürüyüşünün" alarm zillerini çalıyor. Bahsettiğim kaygının sadece Cumhuriyetçilere özgü olmadığı açık.

Koronavirüs salgını öncesi uluslararası sistem nasıl bir karakteristiğe sahipti? Koronavirüs salgınının uluslararası sistemi etkileme potansiyeli var mı? Koronavirüs salgınıyla birlikte uluslararası sistemin şekillenmesinde rol oynayabilecek faktörler nelerdir? Uluslararası sistemin değişimine dair olası senaryolar nelerdir?

Gerçekten Çin bu virüsü belli bir müddet gizledi mi? Veya Trump'ın dediği gibi Dünya Sağlık Örgütü Çin'i korumak adına virüs hakkında yanıltıcı bilgilendirme yaptı mı? Bunların zaman içinde aydınlanabileceğini düşünebiliriz.

SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, uluslararası sistemin KOVİD-19 karşısında yaşadığı kriz üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Koronavirüs (COVID-19) salgını bütün dünyayı eve hapsederken ABD'nin böyle tarihi bir meydan okuma karşısındaki performansı hem Amerikan halkını hayal kırıklığına uğrattı hem de dünyayı şaşırttı. ABD'nin küresel problemlerde geri durmasına hala alışamayan ve bir şekilde uluslararası liderlik yapmasını bekleyen kitleler şaşkınlık içinde denilebilir. Mevcut acziyet tablosunun oluşmasında hem Amerikan kapitalizminin yapısal problemleri hem de 2000'lerden beri giderek küresel liderlik rolünden uzaklaşmasının etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Koronavirüs nedeniyle yaşanan krizin dünya ekonomisini nasıl etkilediğine şahit oluyoruz. Ekonomiyi bu düzeyde etkileyen bir gelişmenin dünya politikası üzerinde de ağır etkilerde bulunması kaçınılmazdır. Şimdiden Avrupa Birliği üyeleri arasında, AB ile ABD ve ABD ile Çin arasında ne tür sorunlara yol açtığı görülüyor.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği günden itibaren haksız rekabete neden olduğunu düşündüğü ticari anlaşmaların yanı sıra özellikle Çin'in kur politikalarına yönelik eleştirilerini birçok platformda dile getiriyordu.

SETA Ekonomi Direktörü Nurullah Gür, ticaret savaşlarının gölgesinde geçen G-20 zirvesinde Çin ve ABD arasında yapılacak görüşmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, ticaret savaşlarının önemli bir aktörü olan Çin’in küresel siyasetteki yükselişi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin bu yeni çevreleme siyasetinin öncekilerden en önemli farkı, bu defa müttefiklerine yeterince değer vermemesi olarak göze çarpıyor.

Günümüz Türkiye'si panel serisinin beşinci ayağında Çin'deyiz. Yedi ayrı toplantıya katıldık. Türkiye'yi anlattık. Türkiye Çin ilişkilerini tartıştık.