PKK'nın DEAŞ ile mücadelede ne kadar başarılı olursa olsun uzun vadede bölgede ABD'nin desteğine rağmen tutunması oldukça güç.
Devamı
Sadece Rakka operasyonunda değil post-Rakka operasyonunda şehrin ne olacağı konusunda daha geniş vadede Türkiye ve ABD’nin ortak çalışma alanı olup olmayacağı özel önem taşıyor.
Devamı
Rakka operasyonunun YPG ile yapılması kararının yarattığı krizin yönetilmesi gerekir. Diğer tabirle, Türk-ABD ilişkilerini Rakka operasyonuna kilitlemek doğru değil.
Türkiye ve Amerika, öncelikleri uyuşmasa da Suriye konusunda yeni bir zemin inşa edebilir. Erdoğan'ın ziyareti öncesinde tüm yaşananlar, bu yeni zeminin inşa edilebileceği görüşmeyi hedef almaktadır.
Madem mutlak ittifaklar dönemi kapandı, o takdirde hem gerektiğinde YPG'ye müdahale etmeli, hem de Trump yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirme gayretini sürdürmeli.
Türkiye, her türlü maliyeti göze alarak kendi yolunu çizme eğilimine girmeli. Bu yol Amerika'yı doğrudan karşıya almak değildir.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş ABD'nin YPG'ye silah yardımı yapma kararı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump ile görüşmesinde Suriye sorununun çözümü konusunda ABD’nin daha aktif bir politika izleyeceği izlenimiyle dönmesi, Türkiye’nin Suriye politikasında yeni bir dönemin başlaması anlamına gelebilir.
Devamı
Türkiye Trump'tan müttefiklik hukukuna uygun hareket etmesini ve CENTCOM'un PYD'ye verdiği desteği kesmesini isteyecek. Karşılığında Türkiye'nin dostluğunu önerecek. Eğer kabul görmezse kendi yolunu çizmek zorunda kalacağını söyleyecek.
Trump yönetimi, Obama yanlısı çevrelerin uzun süredir yürüttüğü Erdoğan karşıtı kampanyayı ciddiye almıyor. Yine de Ankara ile beyaz bir sayfa açmasının önünde birbiriyle ilişkili iki engel var.
Bugüne kadar, Türkiye siyasetinde cumhurbaşkanının “tarafsız” olması gerektiği tezi, dünyadaki parlamenter sistemlerdeki “tarafsızlık” unsurunun tam tersi bir anlayışa işaret etmekteydi.
Trump oy almak için ırkçılık yaparken, Le Pen ırkçı olduğu için siyaset yapmakta. Bu nedenle Le Pen'in seçilme ihtimali bile Fransa'daki göçmenleri rahatsız etmeye yetmişti.
ABD Yönetimi’nin, Irak tezkeresinden dolayı Türkiye’den öç almaya çalışan CENTCOM’un sözünü dinleyip ve PKK ile işbirliğine devam etmesinin faturası ABD dahil olmak üzere her aktöre kesilecek.
Türkiye'nin merkezi rolü giderek artıyor, Çin'in, Rusya'nın, ABD'nin küresel sistemdeki rolleri de yeniden tanımlanıyor. Peki ya Avrupa? Avrupa ortada yok!
Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD’nin Suriye politikasında önceliğin yeniden İsrail eksenine kaydığı görülüyor.
Çin'de Putin, Erdoğan ve Şi Cinping arasında üçlü bir toplantı yapılacak. İçeriği bir yana, bu toplantının kendisi bile Türkiye'nin büyük güçler arasındaki rekabet alanında etkili bir aktör olarak yer aldığını gösteriyor.
Hatırda tutulması gereken nokta, PKK’nın sadece ABD’nin omuzundan değil aynı zamanda Afrin ve Menbiç’te Rusya’nın da omuzundan ateş ettiğidir. Her iki ülke de PKK’yı bir cepte tutmak istiyor.
İki farklı ülke topraklarındaki tehdit unsurlarına yönelik eş zamanlı bir operasyonun gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin terörle mücadele politikasındaki kararlılığının bir göstergesi olarak okunmalıdır.
Referandumun ardından artık iç siyasetteki taşların yerine oturduğu ve iki yıl içerisinde yeni bir seçim beklenmediği düşünülürse, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte dış politikaya odaklanacağı görülüyor.
Trump, Türkiye'yi durduk yere kaybetmek istemeyecektir. Bu nedenle Türkiye CENTCOM'da özellikle Votel'in tavrını eleştiri konusu yapıp, Votel'in Obama tarzı siyaseti sürdüğünü dile getirebilir.
Dünya’da çok şaşırtıcı şeyler oluyor. Müslüman olduğunu iddia eden bir terör örgütü Türkiye’de dahil olmak üzere tüm Dünya’yı kana buluyor.