AB Yapay Zeka Yasası’nı Anlamak | Değişen Küresel Mevzuat Ortamında Sınamaları Keşfetmek

AB Yapay Zeka Yasası nedir? Yasa hangi temel sınamalarla karşılaşabilir? Düzenlemenin küresel mevzuat çerçevesindeki etkileri nelerdir?

Devamı
AB Yapay Zeka Yasası nı Anlamak Değişen Küresel Mevzuat Ortamında
Odak AB Komisyonu 2022 Türkiye Raporu

Odak: AB Komisyonu 2022 Türkiye Raporu

AB Komisyonunun son raporu Türkiye’ye dair klişe yaklaşımları tekrar ederken ilişkilerin gelişmesine dair yapıcı ve yaratıcı unsurları ve açılım alanlarını vurgulamamaktadır. Bu yaklaşım ise Türkiye ile ilişkilerin yakın zamanda olumlu ivme kazanmayacağına işaret etmektedir.

Devamı

Türkiye’nin 2013’ten beri giderek artan bir şekilde maruz kaldığı saldırıları, ekonomik ve askerî alanda attığı başarılı adımlar ve bu başarının verdiği güvenle dış politikasını bağımsız bir çizgiye taşımasından ayrı düşünmek mümkün değildir.

Trump'ın dış politika yaklaşımı ve dili "zorba bir tek taraflılığın" ABD'de kalıcı olduğunu düşündürüyor. Zira Washington, Çin, Kuzey Kore ve İran ile ilgili tehditlerde bulunmakla kalmıyor. Müttefikleriyle de şantaj, tehdit ve aşağılama içeren bir ilişki kurmaya çalışıyor.

Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.

Salı günü Türkiye için kritik bir eşik olarak tarihe geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in de iştirak ettiği törenle Akkuyu Nükleer Santralı’nın temeli atıldı.

Perspektif: Varna Zirvesi ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri

Zirve gündeminde hangi konular yer alacak? Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde güncel durum nedir? İkili ilişkilerde ilerleme sağlanabilmesi adına ne yapılabilir?

Devamı
Perspektif Varna Zirvesi ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde İbre Macron'u Gösteriyor

Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde İbre Macron'u Gösteriyor

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminin 23 Nisan'da yapılan ilk turunda beklenildiği gibi hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı ve en çok oyu alan Macron ile Le Pen ikinci tura kaldı.

Devamı

Avrupa'nın yeni Türkiye politikası "Erdoğan'ın düşmesi" gibi hayalleri terk ederek rasyonel bir düzleme oturmak zorunda.

Nihai ilerleme raporunda hangi hususlar ön plana çıktı? Son dönemde ilerleme raporlarında ön plana çıkan tarafgir ve sübjektif tutumun arka planında ne var? Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceği nereye gidiyor?

Hangcou Zirvesi küresel siyasi ve ekonomik meselelerin tartışılması adına önemli bir süreç oldu. Alınan kararların uygulanabilirliği ise bağlayıcılığı olmaması sebebiyle zamanla ortaya çıkacaktır.

Artık ilerleme raporlarının, bir “karne” hüviyetinden ziyade Türkiye’deki sivil iradenin ve demokrasinin üstünlüğünü sağlama adına tavsiye niteliğinde bir metin olması gerekmektedir.

AB bürokratları ya Türkiye'nin içinden geçtiği durumdan bihaber bir durumdalar ya da vize anlaşmasının uygulanmasını zora sokmak istemekteler.

Türkiye'nin vizelerin kaldırılması için bir sınavdan geçmesi gerektiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa ki, buradaki asıl sınav Avrupa ülkelerinin Suriye sınavıdır.

Nisan ayında ölen 800 insanın cesedinin içinde olduğu teknenin “maliyeti yüksek olduğu” gerekçesiyle çıkarılmamasına karar verildi. Ölen insanlar Afrikalı ve Orta Doğulu değil de Avrupalı olsa idi bu karar bu kadar rahat verilebilir miydi?

AB temsilcilerinden 14 Aralık operasyonuna dosyaların içeriğine bakılmadan verilen hızlı ve hazır tepkiler imaj konusunun Türkiye'ye karşı bir sermaye olarak daha yoğun şekilde tüketileceğini göstermektedir.

Türkiye'nin AB üyeliği ancak Türkiye'nin AB perspektifi ile AB'nin Türkiye perspektifinin örtüşmesiyle mümkün olabilir.

İki ülke arasında hükümet ve devlet başkanları düzeyinde geçekleştirilen ziyaretler öncesinde, konuk ve ev sahibi liderler ile özel röportajlar yapılması ve bunların yayınlanması nerdeyse gelenek olmuştur. Bir tür kamu diplomasisi eksersizi sayılabilecek bu tür röportajların amacı ziyaretin siyasi içeriği hakkında kamuoyunu önceden bilgilendirmek, bazen sürprizlere hazırlamak, bazen de bazı müzakere konularında gerektiğinde toplumun göstereceği tepkileri destek olarak gündeme getirmektir.

Kürt sorununun -özellikle demokratikleşme, terör ve bölgesel kalkınma bağlamlarıyla- Türkiye’nin 2006 yılında başını ağrıtacak ve yüzleşmek zorunda kalacağı başlıca konulardan biri olduğu çokça dile getirildi. Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar krizlerden kaçınma arzusuyla halı altına süpürülen ve bir şiddet olayı yaşanıncaya kadar da bahsi açılmayan Kürt sorunu, ülkenin derin gündemi olarak neşter atılmadığı için ur gibi büyümeye devam ediyor. Kürt sorunu hakkında bu dönemde adamakıllı düşünmekten ve konuşmaktan sakınmanın vebali büyük olacaktır. Toplumsal barışı sürdürmeye ve tarafların tansiyonlarını düşürmeye yönelik somut faaliyetler gözle görülür hale getirilmezse, 2007 seçimleri Güneydoğu’da Kürtçü, kalan yurtta Türkçü partilerin oylarını arttıracağı muhakkaktır. Mart ayı sonlarında, özellikle Nevruz ile birlikte Türk ve Kürt ulusalcılıklarının kapışma noktasına geleceğine dair senaryo iddialarında bulunmuş olmaları dikkate alınacak olursa,1  medya camiasının çözüme katkı sağlayacak bir dil geliştirmek yerine, yangını seyretmeyi tercih ettiğini söylemek abartı olmayacaktır. Hatta, beklenen şiddet olaylarının çıkmamış olmasından duyulan gizli bir üzüntüyü Nevruz günlerinde çıkan gazete başlıklarından sezinlemek de mümkündür.