Kampüs Protestolarının İfşa Ettiği Değerler Aşınımı

ABD kampüsleri kaynıyor. Onlarca eyalet ve aralarında elit okullar olarak bilinenlerin de olduğu yüzlerce üniversitede bir ayı aşkın bir süredir protestolar yaşanıyor. Bu protestolar, ABD'nin 7 Ekim sonrasında yaşadığı en büyük içeriden meydan okuma. Protestocular sistem karşıtları değil; aksine inandıkları sistemin doğru çalışmadığını, kendi değerlerine ihanet ettiğini savunan kişiler. Dolayısıyla yaşananlar bir avuç marjinal grubun saman alevi gibi sönecek bir enerji boşaltımı değil. Devlet düzeyindeki bir tür bilişsel uyumsuzluğun (cognitive dissonance) ifadesi. ABD'nin değerleri ile eylemleri arasındaki uçurumun sarstığı genç öğrencilerin ve zihinlerin, bu uyumsuzluğa daha fazla katlanamaması.

Devamı
Kampüs Protestolarının İfşa Ettiği Değerler Aşınımı
Avrupa Devletlerinin Filistin i Tanıma Kararının Anlamı ve Etkisi

Avrupa Devletlerinin Filistin’i Tanıma Kararının Anlamı ve Etkisi

Filistin Devleti'nin bağımsızlığı 15 Kasım 1988 tarihinde Cezayir'de Yaser Arafat tarafından "sürgünde bir devlet" olarak ilan edildi. Çünkü devleti ilan eden siyasi aktörler Filistin topraklarını egemen değillerdi. Her ne kadar Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ile Genel Kurulu'nun aldığı kararlar doğrultusunda 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı'ndan önceki şartlar altında bir Filistin tanımı yapılmış olsa da topraklarının tamamı filli olarak İsrail işgali altında kalmaya devam etmektedir. Bundan dolayı da Filistin Devleti kavramı coğrafi olarak daha çok "işgal altındaki Filistin toprakları" için kullanılmaktadır. Bugün itibariyle "işgal altındaki Filistin topraklarında" 5 milyondan fazla kişi yaşamaktadır.

Devamı

“Dün geceye ait görüntüler Refah’ın nasıl yeryüzündeki cehenneme dönüştüğünün kanıtıdır.” Bu ifadeler BM Mülteciler Yüksek Komiseri Philippe Lazarini’ye ait. İsrail’in Refah’ta güvenli bölge ilan ettiği ve Filistinlilerin sığındığı çadırları bombalayarak ortaya çıkarttığı cehennem görüntülerini tarif etmeye dilim varmıyor; sözün bittiği yer olarak tanımlamak daha doğru olur. Bu saldırının Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın Netanyahu ve Gallant’a karşı tutuklama istemesinden ve Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e Refah’ta operasyonları durdurma kararı çıkarmasından sonra gerçekleşmesi, İsrail hükümetinin hak, hukuk, adalet veya uluslararası meşruiyet gibi kavramları tanımadığının bir ifadesiydi. Netanyahu hükümeti, Washington’ın desteği öyle veya böyle devam ettiği sürece hiçbir kurum ve makamı tanımayacağını Filistinli masumları katlederek haykırmayı seçiyor.

13 Nisan gecesi İran’ın İsrail’e saldırısı bölgesel ve küresel dinamikleri doğrudan etkileme potansiyeli bakımından dünya genelinde çok geniş bir yankı uyandırdı. On yıllardır söylem düzeyinde ya da vekiller üzerinden yürütülen kontrollü düşmanlığın son günlerde cereyan eden gelişmeler nedeniyle büyük bir savaşa evrilme ihtimali, mevcut statükonun sarsılması ve dengelerin değişmesi anlamına geleceğinden uluslararası alanda ciddi bir tedirginliğe yol açtı. Tahran-Tel Aviv hattındaki karşılıklı restleşmelerin sıklığı ve bu durumun sıradanlaşması, her iki tarafın da büyük bir savaşı göze alamayacağı ve kendi kamuoylarını konsolide etmek adına sert söylemlere dayanan bir strateji benimsendiği algısını oluşturmuştu. Bu algıdan ötürü savaşın uzak olasılık kabilinden değerlendirildiği bir ortamda, İsrail’in Şam’daki İran misyon temsilciliğini hedef alması ve akabinde de İran’ın saldırısı yılların aşina olunan davranış biçiminin bu süreçte nasıl şekilleneceği ve tarafların gerilimi ne düzeye kadar tırmandıracağına dair esaslı ve bir o kadar da önemli soruları gündeme taşıdı.

İsrail kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği eylemleriyle uluslararası hukukun temel ilkelerini ve Birleşmiş Milletler’in (BM) aldığı kararları sistematik şekilde ihlal eden bir ülke olarak bilinir hale gelmiştir. Bu algı nedeniyle İsrail’e karşı halihazırda devam eden üç ayrı hukuki süreçten çıkacak kararlara uyup uymayacağı da belirsiz görünüyor. Ancak İsrail’in eylemlerinin niteliğini göstermesi açısından önemli sonuçları olan üç ayrı uluslararası yargı süreci halen devam etmektedir.

İsrail'in Hamas saldırısına hedef gözetmeksizin mukabelede bulunması halinde Filistinli ve Lübnan'daki Şii milis grupların koordineli bir strateji izleyebileceği de bekleniyor.

Türkiye Filistin’de Barış İçin Aracı Olabilir mi?

SETA Dış Politika Araştırmacısı Murat Aslan, NTV ekranlarında, İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmalar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Türkiye Filistin de Barış İçin Aracı Olabilir mi
Filistin de Bugüne Nasıl Gelindi

Filistin’de Bugüne Nasıl Gelindi?

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna programında, İsrail - Filistin çatışmasının sebepleri ve etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmacısı Bilgehan Öztürk, A Haber ekranlarında yayınlanan Akşam Ajansı programında, İsrail - Filistin çatışmasının sebepleri ve etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna programında, İsrail - Filistin çatışmasının sebepleri ve etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna programında, İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmalar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Ru'ye Türkiyye Editörü Ramazan Yıldırım, SETA’nın düzenlediği “Filistin - İsrail Çatışması” başlıklı web panelde; Filistin ile İsrail arasındaki çatışmanın tarihi, aktörleri, motivasyonları hakkında bilgiler verdi.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Yücel Acer, SETA’nın düzenlediği “Filistin - İsrail Çatışması” başlıklı web panelde, Filistin ile İsrail arasındaki çatışmayı, sebepleri ve sonuçlarıyla uluslararası hukuk bağlamında değerlendirdi.

Filistin–İsrail Çatışması

İsrail ordusunun Hamas ve Filistinli gruplarla çatışması sürüyorken uzmanlardan son gelişmelere dair cevaplar aldık.

7 Ekim günü Kassam Tugayları'nın gerçekleştirdiği kapsamlı saldırıyla İsrail-Filistin çatışması uzun yıllar sonra yeniden gündemin ilk maddesi. Büyük bir şoka uğrayan İsrail, Gazze'yi "tam ablukaya" alarak ağır bombardıman altında tutuyor. Başbakan Netanyahu, "Gazze saldırılarına vereceğimiz karşılık Ortadoğu'yu değiştirecek" derken Savunma Bakanı Gallant, İsrail'in karşı saldırılarının ne kadar sert olacağını şu cümleyle ifade etti: "Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yakıt yok, her şey kesilecek. İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket edeceğiz."