İsrail’in “Kutsal” Savaşı ve Yükselen “Dincilik”

İsrail'in gaddarlığı yeni bir şey değil ama gaddarlığının boyutu bu defa geçmiştekilere hiç benzemiyor. Sadece Gazze'deki yıkımın büyüklüğü, atılan bombaların tahrip gücü, sivil can kaybının miktarı değil, Başbakan Netanyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililerin söylemleri ve kullandıkları ifadeler de geçmişteki söylem ve ifadelerden belirgin bir şekilde ayrışıyor.

Devamı
İsrail in Kutsal Savaşı ve Yükselen Dincilik
İsrail in Uluslararası Sisteme Zararı

İsrail’in Uluslararası Sisteme Zararı

BM'nin ve uluslararası toplumun krizlere karşı tutumunu odağa aldığımızda belki de herkesin aklındaki soru şu şekilde ortaya çıkıyor: Nereye Gidiyoruz?

Devamı

Batılı düşünür ve entelektüeller 7 Ekim sonrasında nasıl pozisyon aldı? Batı düşünce dünyası Filistin’i neden görmezden geliyor? Filistin’i haklı bulan veya destekleyen isimler neden linç ediliyor?

Bu analizde, İsrail’in Gazze’deki katliamlarını dini referanslarla nasıl meşrulaştırmaya çalıştığı incelenmektedir...

Gazze'deki dört günlük geçici ateşkesin süresi bugün doluyordu. Yeni bir-iki ya da dört günlük ateşkesin müzakeresi yapılıyordu. Bu yazı yazılırken Katar'dan "iki gün daha uzatma" haberi geldi. Dört günlük dönemde Gazze'ye ulaştırılan insani yardım yetersiz kaldı. Ancak yine de her gün Filistinli çocukların, kadınların öldürülmesi yerine geçtiğimiz dört gün boyunca İsrail hapishanelerinden kurtulan Filistinlilerin özgürlük sevincini görmek dünya kamuoyunu bir nebze rahatlattı. Bununla birlikte, İsrail'in katliamlarına uluslararası toplumun verdiği tepkinin dinmemesi gerekiyor. Rehine takası gösterdi ki aslında 7 Ekim öncesinde de İsrail, Filistinlilere karşı ağır insan hakları ihlalleri uygulamaktaydı. İki devletli çözüm konuşulmaya devam edilmeli ve kalıcı ateşkes için İsrail üzerinde baskı kurulmalı. Batı kamuoylarından sonra İspanya ve Belçika gibi ülkelerden gelen olumlu tepkilerin sürdürülmesi gerekiyor.

İsrail ve Hamas arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Mısır ve Katar arabuluculuğuyla başlayan esir takası devam ediyor. Halihazırda takas edilen esirlerin hasta, kadın ve çocukları kapsadığı biliniyor. Ancak "ara verme" uzadıkça tarafların esir isimleri üzerine anlaşması gittikçe zorlaşacak. Diğer bir ifadeyle tüm esirlerin takası ile ilgili "son nokta" mutlaka bir an kendini gösterecek. "Ara verme" ifadesiyle kalıcı bir sessizliğin kastedilmediği, çatışmaların kaldığı yerden devam edeceği zaten işaret edilmişti. Peki, bu aranın ardından Gazze'yi ne bekliyor? Bu soruya cevap vermek adına öncelikle tarafların niyetlerini ve gündemlerini objektif bir şekilde ortaya koymakta fayda var.

Dünyanın En Zengin Adamı Neden İsrail’e Gitti?

Dünyanın en zengin iş insanı Elon Musk, sahibi olduğu X’te (Twitter) antisemitik bir paylaşımı beğenince, aleyhinde yeni bir kampanya başladı. Media Matters adlı kuruluşun platformda antisemitik içeriğin yaygınlığı konusunda yayınladığı bir rapor, X’e reklam veren büyük Amerikan firmalarının platformdan reklamlarını çekişini tetikledi. Büyük ticari zarara uğramaya başlayan Musk, İsrail’e giderek antisemitik olmadığını göstermeye çalışır bir havadaydı. Elbette antisemitik olmadığını göstermenin yolunu İsrail’i ziyarette görmesi kendi içinde sorunlu bir yaklaşım. Anti-Semitizm’in tarihi İsrail’in tarihinden çok daha eski ve İsrail Başbakanı Netanyahu gibi liderlerin anti-Semitizm’le İsrail’in politikalarını eleştirmeyi bir tutmayı sağlamaya çalışan uzun bir geçmişi var. Musk’ın sadece ticari kaygılarla gitmiş olması da savunulabilir ancak sahibi olduğu firmaların büyük değer kayıplarına bizzat imza atmış biri olması bunun en büyük motivasyonu olmadığına işaret ediyor. Musk, ticari kayıplarını bir şekilde telafi edebileceğini ancak anti-Semitik damgasının çok daha kalıcı sonuçları olduğunu düşünüyor anlaşılan.

Devamı
Dünyanın En Zengin Adamı Neden İsrail e Gitti
Netanyahu Amerikan Kamuoyunu İkna Edebiliyor mu

Netanyahu Amerikan Kamuoyunu İkna Edebiliyor mu?

İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim saldırılarına verdiği karşılık bütün dünyada infial uyandırmakla kalmadı, Amerikan siyasetinde de yeni bir kırılma yarattı. Daha önceki intifadalarda ve farklı zamanlarda gerçekleştirdiği operasyonlarda İsrail’in Amerikan kamuoyu algısını yönetmesi ve yönlendirmesi görece kolay olmuştu. İsrail, uzun süre Filistinlilerin barış planlarını kabul etmediğini, farklı direniş gruplarının terörist olduğu ve İsrail’in ortadan kaldırılmasını hedefledikleri gibi anlatıları etkin biçimde kullanıyordu. Netanyahu gibi liderler İsrail’in Amerika’nın bölgedeki en büyük müttefiki ve tek demokrasi olduğunu anlatarak İsrail’e desteğin Washington’un hem çıkarlarına uygun olduğunu hem de değerlerine hizmet ettiğini anlattılar. Ancak İsrail’in son iki aydır Gazze’de yaptıklarının Amerikan kamuoyunun gözünden kaçırılması bu sefer mümkün olmadı.

Devamı

Gazze'de savaşa verilen aranın ardından İsrail, yeni bir ateşkes uygulamayacağını ilan ederek katliamlarına yeniden başladı. Dün itibarıyla İsrail'in ateşkes sonrası başlattığı hava bombardımanında 50'den fazla sivil hayatını kaybetti. Böylelikle İsrail, Gazze'nin kuzeyiyle sınırlı kalmayacağını ve savaşı Gazze'nin tamamına yayacağını göstermiş oldu. Bu saatten sonra savaşın sonunu kestirmek oldukça zor. Ancak İsrail, Gazze'de askeri zaferle çıksa bile, savaşın kaybedeni olacak.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Günün İçinden programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İklim Zirvesinde Gazze konusunda yaptığı açıklamalar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mustafa Caner, Haber Global ekranlarında yayınlanan Gece Ajansı programında, Gazze’deki ateşkes sürecinde yaşananlar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Murat Aslan, NTV ekranlarında yayınlanan Haber Merkezi programında, Gazze’de sonra eren ateşkes ve olası senaryolar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Insight Turkey editörü Muhittin Ataman, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Gazze Şeridi programında, İsrail’in Gazze’de soykırıma varan savaş suçları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV ekranlarında yayınlanan Siyasi İşler programında, Gazze’deki geçici ateşkes süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Başkan Erdoğan, Dubai'deki İklim Zirvesinden dönüş yolunda gazetecilere konuştu: Gazze'de ateşkesin sağlanması için nasıl çaba gösterdiysek bundan sonra da kalıcı barış için aynı istikamette yola devam edeceğiz. İsrail'in uzlaşmaz tavrı nedeniyle barış fırsatı şimdilik kaybedildi ama iki devletli çözüm merkezinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz

Daha önceki komite toplantılarında 87 anlaşma imzalanırken 6 Bakanın katıldığı son ziyarette ikili ilişkileri daha ileriye taşıyacak yeni anlaşmalar imzalandı.

İsrail’in Gazze operasyonlarına karşı protesto hareketleri, Amerika’da ifade özgürlüğünün sınırlarının yeniden sorgulanmasına yol açtı. İsrail yanlısı grupların İsrail eleştirilerini antisemitizmle bir tutma çabaları örgütlü ve sistematik bir hal aldı. Medya organlarına verilen ilanlar ve Kongre’deki lobi faaliyetleri üzerinden yürütülen bu kampanyanın ana mesajı şuydu: Filistinli sivilleri savunmak adına yollara dökülen kalabalıklar, antisemitizmin yükselmesine sebep oluyor. Bununla birlikte dünyanın önde gelen üniversitelerinin Filistin’i destekleyen gruplara sansür uygulamaları, antisemitizm damgası yeme korkusu ve etkili bağışçıların desteğini çekme tehditlerinin akademik hürriyetin sınırlarını belirleyebildiğini gösterdi. Filistin yanlısı tavırları yüzünden işinden olan veya dışlanan ünlü ismin tecrübesi de antisemitizm travmasının örgütlü siyasi güçler tarafından nasıl etkin bir silah olarak kullanılabildiğini gösteriyor. Bunun Amerika’nın en gurur duyduğu demokratik değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne darbe vuracağını söylemek abartı olmayacaktır.

Kssam Tugaylarıyla birlikte Gazze'de mukim diğer direniş yapılarının 7 Ekim'de İsrail'e yönelik başlattıkları yıldırım harekatının üzerinden iki ay geçti. Aksa Tufanı olarak adlandırılan bu hamle, içerisinde yeni askeri doktrinler barındırırken, drone ve paramotorların kullanımı gibi yeni teknik imkanlarla da İsrail ordusunda büyük bir şok etkisi yaratmıştı. İsrail ordusuna ait Gazze etrafında konuşlu askeri üsler Filistinliler tarafından ele geçirilmiş, bölgedeki işgal/yerleşim alanları da kontrol altına alınmıştı.

Dünyada da Türkiye’de de birçok gündem var; bunların hepsi de önemli, ancak bazıları var ki daha önemli ve biri var ki en önemlisi. Dünya ve Türkiye için en önemli gündem, aslında insanlık adına en önemli gündem, Filistin’deki siyonist işgal rejiminin şeytanî hamleleri. Bu hamleleri ve Filistinlilere ve insanlığa verdiği zararları iyi anlamak gerekiyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, BM Şartı'nın 99. Maddesi'nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Güvenlik Konseyi'ni "uluslararası barışa ve güvenliğe bir tehdit olarak" değerlendirdiği Gazze savaşıyla ilgili göreve davet etti. 15 üyeye gönderdiği mektupta, "korkunç! insani acı, fiziksel yıkım ve kolektif travma" yaratan iki aylık savaşın ardından Gazze'deki insani yardım sisteminin çökme riski altında olduğunu söyleyen Guterres, ateşkes istedi. Konseyin cuma günkü oylamasında ateşkes, 13 "evet", 1 "çekimser" oya karşılık sadece ABD'nin (hayır oyu) "veto"su ile reddedildi.

Geçen hafta Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir açık oturumda Amerika’nın en prestijli üç üniversitesinin (Harvard, MIT ve UPenn) rektörleri ifade verdi. Rektörler kampüslerinde antisemitizmin yükselişine ve Yahudi öğrencilerin taciz edilmesine engel olmadıkları iddialarıyla karşı karşıyaydı. Oturumda UPenn Rektörü Liz Magill’in New York Temsilcisi Liz Stefanik’in bir sorusuna verdiği cevap, rektörün istifa etmesiyle sonuçlanan yeni bir fırtına kopardı. Stefanik’in ‘birini indirdik, ikisi kaldı’ diye tweet attığı olay sonrasında üniversitelerde ifade özgürlüğünün sınırları tartışması yoğunlaşarak devam ediyor. Geçen haftaki yazımda İsrail yanlısı lobi gruplarının Filistin yanlısı gösterilerin ve İsrail’e karşı eleştirilerin antisemitizm olarak damgalanmasına odaklandığını yazmıştım. UPenn rektörünün bu kampanyanın kurbanlarından biri olduğunu söylemek mümkün.