Türkiye'yi risk ve afetlere hazırlama seferberliğini temel alan bir "büyük siyaset" için partiler ve adaylar politikalarını sunmalı.
Devamı
Demokratik rejimlerde olağanüstü yönetim usullerinin nasıl bir işlevi vardır? Doğal afetler sebebiyle OHAL uygulamalarına niçin gidilir? OHAL ilanının sonuçları neler olmuştur?
Devamı
Afetlerde sosyal hizmetlerin yeri nedir? Afetlerde risk altındaki gruplara yönelik sosyal hizmetler nelerdir? Afet sonrasında afetzedelere yönelik psikososyal destek hizmetlerinin boyutları ve uygulama örnekleri nelerdir?
6 Şubat depremlerinin üstünden iki hafta geçmesine rağmen Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde iki depremin yaşanması bu mücadelenin ne kadar uzun soluklu olacağını tekrar hatırlattı. Yıkımın devasa boyutuna karşın ülkemizin mücadele azmi azımsanmayacak derecede yüksek. Arama ve kurtarma çabalarından enkaz kaldırma aşamasına geçildiği şu günlerde bölgenin yeniden inşası için planlar hazırlanıyor. Bu planların bir an önce hayata geçirilmesi için son derece güçlü bir siyasi irade olduğu da aşikâr. Yaraların sarılması ve yeniden inşa süreçlerinin uzun zaman alacağı göz önünde bulundurulduğunda hem ulusal düzeyde kenetlenme hem de uluslararası desteğin sürmesi önem kazanıyor.
İki büyük deprem diplomasiyi de hareketlendirdi. 88 ülke doğrudan yardım yaparken 11 302 yabancı personel arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinde yer aldı. Bu yardımlar için ilgili ülkelere ve uluslararası topluma müteşekkiriz
Kamuoyunda haklı olarak deprem öncesi hazırlıklar, afet sonrası acil müdahale, koordinasyon, lojistik ve yardım faaliyetleri kritize ediliyor, tartışılıyor. Bu başlıkların her biri için getirilecek eleştiri ve önerilerin kıymeti büyük. Ancak insafı da elden bırakmamak gerekiyor. Siyasi kazanç, şahsi ve mesleki hırslar uğruna yapılanı görmemek ya da gerçek dışı bilgi vermek kabul edilemez.
Kriz döneminde medya nasıl bir rol oynar? Kriz döneminde doğru ve sağlıklı iletişim için yapılması gerekenler neler? Kriz döneminde kutuplaştırıcı söylem, mezenformasyon ve dezenformasyon ile mücadelelerde neler yapılmalıdır?
Devamı
Güvenlik çalışmalarına ilgi duyanlar güvenlik algısında ve durumlarında sürekli dönüşüm yaşandığını bilir. Önceleri devletlerin referans alındığı güvenlik algısında artık birey, aile, toplum, hatta sonraki nesilleri de kapsayan bir "derinleşme" söz konusu. Güvenliğin kapsamı bağlamında toprak ve egemenlik haklarına yönelik askeri tehditlerin ötesine geçmiş durumdayız. Nitekim salgın hastalıklar, su baskınları, orman yangınları ve depremler sonrasında ortaya çıkan deprem suçları da güvenlik sorunları arasında değerlendirilebilir.
Devamı
Ekonomiden gündelik hayat tarzımıza kadar birçok alanda derin etkileri olacak depremin önümüzdeki üç-dört aylık sürede seçmeni nasıl etkileyeceği belirsiz.
Uluslararası ilişkilerde çıkar çatışmaları, güvenlik kaygıları, tehdit ve savaşlar devam edecektir. Ancak böylesi ortamda dayanışma örnekleri ve toplumlar arası destekler bu olumsuz iklimlerin dönüşmesine katkı sağlayacak ve daha yapıcı bir momentumu tetikleyecektir. Yaşamış olduğumuz afet Türk toplumunu derinden yaralamıştır ve bu yara kolay kapanmayacaktır ancak yaşamakta olduğumuz ulusal ve uluslararası dayanışma Türkiye'nin toparlanmasına ve yaralarını sarmasına katkı sağlayacaktır.
Gerek cezai gerekse tazminat sorumluluğun yargı mercilerince tavizsiz ve hukuka uygun olarak işletilmesi birey bazında adaleti tesis edeceği gibi ülkemizin bir gerçeği olan depremlere hazırlık konusunda sorumluluğu bulunan herkes için caydırıcı olacaktır.
İki büyük depremin yaralarını sarmakla meşgul olduğumuz günlerde muhalefet partilerini seçim telaşı aldı.
Gelecek yıllarda bu felaketin önümüze koyduğu tarihi meydan okuma karşısında zaman zaman yılgınlık ve çaresizlik hissetsek de toplumsal bir dayanışma içinde olmaktan başka çaremiz olmadığını unutmamamız gerekiyor.
Yardımlar kesilmemeli; aksine deprem bölgesindeki insanlarımızın güncel ihtiyaçlarına göre cevap veren dinamik bir modelle yürütülmeli.
Kahramanmaraş'taki hummalı çalışmaları gördükten sonra ülkemizin yaralarını hızlıca saracağına dair inancım güçlendi. Devlet ve milletin deprem bölgesine yardım seferberliğinin ivmesi giderek artıyor. Çadır ve konteyner kentler kurulmaya devam ediyor. İhtiyaçların fevkinde bir yere ulaşan bu yardımların etkin dağıtımı başlı başına bir konu haline geldi. Depremin beşinci gününde arama kurtarma çalışmalarında enkaz altından sağ kurtarılma haberlerinin sevinci sürüyor. Kahramanmaraş'ta gördüklerimden yola çıkarak afet yönetimi ile ilgili bazı tespitlerimi paylaşmak istiyorum.
Yapılan yardımlar ve verilen mesajlar aslında çok net ve önemli bir gerçeğin altını çizmektedir. O da insani bir kriz sırasında insanların verdiği insani bir tepki söz konusudur. Her ne kadar farklı siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel nedenlerden dolayı sorunlar, çatışmalar ve savaşlar yaşasalar da devletler ve halklar böylesi zor zamanlarda aralarındaki husumeti unutup insani boyutu ön plana çıkararak bir diğerine sahip çıkmaktadır.
Ne yazık ki Türkiye, gerek 24 saat içerisinde yaşadığı iki büyük deprem, gerek yaşanan depremlerin tipi, gerekse bu büyüklükte, şiddette ve tipte iki depremin nüfus açısından oldukça yoğun bir bölgede yaşanması sebebiyle yakın tarihte dünyada gerçekleşmiş en büyük deprem felaketlerinden birini tecrübe etmektedir.
Canlarımız için mücadele devam ediyor. Afet yönetiminde başarılı mücadelenin temel unsurlarından biri: Yönetişim ve iş birliği.
Sosyal medya verileri, çeşitli yöntemlerle analiz edilerek krizin daha etkili yönetilmesine ilişkin, yetkililere daha fazla bilgi de sunabilmektedir. Duyurular, kampanyalar eş zamanlı şekilde ve hızlı biçimde istenilen hedef kitleye ulaştırılabilmektedir.
Bir daha bu tür felaketlerin olmaması için ülkemizin şehirlerinde başlatılan köklü ve kapsamlı dönüşümlerin tamamlanması gerektiği ortada. Ancak ilk günlerden depremi ideolojik rekabetin konusu yapanların ağır ahlaki kriz içerisinde olduğunu düşünüyorum. Depremde hayatını kaybeden insanlarımızın yeri cennet olsun. Yaralılarımıza acil şifalar dilerim.