SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar 28 Şubat hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
GFP (Global Firepower) isimli kuruluş her yıl 50'den fazla faktörü göz önünde bulundurarak dünya ülkelerinin askeri kapasitelerini indeksliyor.
Devamı
28 Şubat sürecinde Batılı hükûmetlerin ve medyanın açık bir şekilde darbeden yana tavır alarak demokrasinin katledilmesini kendi halklarına meşru göstermek için Türkiye’deki iktidarı karalayan politikalarını unutmamak gerek.
Öğretmenliğe kutsiyet atfetmek bizi başka bir yere savurur ve yine gerçeklikten uzaklaştırır. Öğretmenlik kutsal değil ‘seçkin’ bir meslek olmalıdır. Asıl ‘seçkinler’ gerçeklikten uzak diyebilirsiniz ama seçkin kelimesine yüklediğim anlam ‘jakoben’lik değil. Seçkinlikten kastım tercihleri, davranış ve üslubu ile sosyal gerçekliğin farkında sosyo-kültürel anlamda müktesebatı güçlü bir münevver profili.
15 Temmuz 2016’da FETÖ üyeleri tarafından yapılan askeri darbe girişiminin toplum tarafından püskürtülmüş olması 28 Şubat’ta jakoben Kemalistler tarafından zirveye çıkartılan ‘dindar’ karşıtlığını yeterince etkilememiş görünüyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 21. sayısı raflarda yerini aldı.
Devamı
Demokrasi adına, siyasi bilinç adına ve toplumsal olgunluk adına tarihe kayıt düşülen..
Devamı
Kriter Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun kaleme aldığı yazıda 28 Şubat yargılamalarını işledi.
Bu cilt AK Parti'nin iktidarı boyunca toplumsal alanda uygulamaya koyduğu politikaların genel bir değerlendirmesini yapmaktadır. Medya ve siyaset, din ve devlet ilişkileri, eğitim ve göç politikaları, toplumsal güç merkezlerinin yeniden inşası gibi başlıklar ele alınan konulardan bazılarıdır. Kitap, kapsamındaki konularda bütünlüklü bir çerçeve sunarak AK Parti dönemindeki “eşitlenme ve çeşitlenme”yi analiz etmek noktasında iddialıdır.
Meselenin daha trajik tarafı ise şu: Türkiye bu kadar badire atlatmışken ve geçmişte partilerin kapatılmasının Türkiye’ye çok büyük maliyetleri ortaya çıkmışken, eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer hâlâ parti kapatmalarını savunarak kendisini Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerinden savunabiliyor olması.
Mesele sadece gerçeklerin ve ihtiyaçların dayattığı pragmatizm değil. Aynı zamanda gerekirse Türkiye'nin menfaatleri çerçevesinde direnebilme iradesi.
İYİ Parti'nin programı incelendiğinde "ideolojisizlik" ve "her kesimi kucaklama" iddiasına rağmen geleneksel milliyetçiliğin hakim paradigma olduğu görülüyor.
Özellikle 17-25 Aralık’tan sonra devlete ve hükûmete yönelik gerçekleştirdikleri operasyonlara bakarak FETÖ’nün bir suç şebekesi ve örgütü olduğunu da mı göremediniz?
Kaptan, ustalığını kanıtlamış bir kaptan. Ancak gemiyi batırmak isteyen birileri kaptanı devre dışı bırakmaya çalışıyor.
Türkiye, NATO çatısı altında Batı ile bir ittifak ilişkisine girmişti. Ancak şimdi Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditler daha çok Batı’dan geliyor.
AK Parti bütün saldırılardan daha da güçlenerek, AK Parti’yi destekleyen sessiz çoğunluk ise birbirine daha da kenetlenerek çıktı.
Sürekli darbelere karışan ve siyasete müdahil olan bir ordu aslen zayıf bir ordudur. Siyasete müdahil olduğu için mi zayıfladığı yoksa zayıf olduğu için mi siyasete karıştığını tartışabilirsiniz.
15 Temmuz’da milletin sessiz kalacağını zannedenleri büyük bir hayal kırıklığına uğratan da, “makbul ve asıl kabul edilmeyen” çoğunluğun geleceğine sahip çıkmasıdır.
Benim için ve belki de çoğumuz için onlar vicdanlarda zaten mahkum oldu. Bırakalım hukuk işlesin ve hak ettikleri cezayı kessin.
Türkiye’de “imtiyazlı çıkar gruplarının” siyasette en iyi oldukları alan, “proje particiliği”dir.