28 Şubat Sürecinde Devlet Cemaatlere Aynı Etiketle Yaklaştığı için FETÖ Tehdidi Anlaşılamadı

SETA Strateji Araştırmacısı Hüseyin Alptekin 28 Şubat sürecindeki yaklaşımların FETÖ tehdidine etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
28 Şubat Sürecinde Devlet Cemaatlere Aynı Etiketle Yaklaştığı için FETÖ

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 32. sayısı çıktı.

28 Şubat sürecinde İlahiyat fakültelerinin öğrenci sayısı sınırlandırıldı. Mağduriyetler ve ihtiyaçlar oluştu. Bunu gidermek için 2005 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde İlahiyat Lisans Tamamlama Programı (İLİTAM) başlatıldı..

Geçen hafta İç İşleri Bakanı Horst Seehofer başkanlığında toplanan Alman İslam Konferansı, katılımcıları, tartışılan konular ve açık büfede yer alan domuz eti ikramıyla pek çok tartışmaya yol açtı.

En az iki yıl boyunca gerilimli bir iç siyaset ABD'yi bekliyor..

Andımız ve Yerli-Milli Anayasa İhtiyacı

Danıştay 8. Dairesi 8 Ekim 2013'te kaldırılan "öğrenci andı"nın yeniden okullarda okutulmasının önünü açan bir iptal karar aldı. Karar hükümet tarafından yargı erkinin kuvvetler ayrılığı esasını hiçe sayarak yürütmenin alanına müdahil olduğu gerekçesiyle ağır bir şekilde eleştirildi.

Devamı
Andımız ve Yerli-Milli Anayasa İhtiyacı
Bir Sosyal Mühendislik Projesi Olarak 'Avusturya İslamı'

Bir Sosyal Mühendislik Projesi Olarak 'Avusturya İslamı'

'Avusturya İslamı' ilk etapta Avusturya sınırları içinde yaşayan 700 bin kadar Müslümanın 'ehlileştirilmiş', devlet otoritesine boyun eğmiş bir İslam anlayışını yaşamasını ve öngörüyor.

Devamı

Neden AK Parti ile millet arasındaki bağ bir türlü zayıflatılamamakta ve koparılamamaktadır? Hatta son dönemde ekonomik kriz üreterek AK Parti’nin sosyolojik üstünlüğünü sona erdirme stratejisinde de açıkça gözlemlediğimiz gibi, gayrı-milli muhalif kesimlerin ve uluslararası güç odaklarının girişimleri neden tam tersi etki yaratarak AK Parti ile millet arasındaki bağları daha da güçlendirmektedir?

24 Haziran seçimleri sonrasında bir türlü iç krizlerinden kurtulamayan muhalefet partilerinin aksine AK Parti sorunsuz bir yenilenme yaşayacak.

Taklitler sadece asıllarını yaşatır. Orijinal olan hep daha öndedir..

Seçimler yaklaşırken, 15 yılı aşkın süredir Türkiye’yi yöneten AK Parti’nin dış politika karnesi..

27 Mayıs Darbesi'nin yıldönümünden geçiyoruz. Türkiye'nin askeri darbeler serisinin ilk halkasını, bu kötü alışkanlığı oluşturan uğursuz hadise, yıllar önce bu günlerde yaşandı.

Erdoğan uzun yıllar hizmet siyasetini en ön planda tuttu. Sağlık sektöründen, ulaşıma birçok alanda yatırımlar üretti ve büyük gelişme sağladı...

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce geçenlerde bir mitinginde "benim kız kardeşim 40 senedir başörtüsü takıyor. Size 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak söz veriyorum bu konu kapanmıştır. İster sokakta ister evde ister devlette tak nerede istiyorsan orada tak" diyerek başörtüsü ile bir probleminin olmadığını iddia etmişti.

Dört benzemezin aralarındaki çıkar birlikteliğinin merkezinde Erdoğan karşıtlığı olduğu kesin. Fakat bu bir vaat değil. Bir program değil. Öfke üzerine kurgulanmış bir senaryo. Yıkımı öneriyor. Birlikte neyi yapacaklarına dair tek bir ortak önerileri yok. Mesela FETÖ ile nasıl mücadele edilecek ve bu mücadele esnasında Batılı ülkeler mevcut tutumlarında ısrar ederlerse ne yapacakları konusunda bir öneri yok.

Türkiye’nin kendisinden güçlü devletlerle kurduğu ittifak ilişkisinde yaşadığı temel problem, bu güçlü müttefikin kendisini tahakküm altına almaya çalışması ve bir süre sonra bağımsız hareket etmesine fırsat vermemesi olmuştur.

AK Parti kurulduğu 14 Ağustos 2001’den sonra girdiği ilk seçim öncesinde 3Y yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele edeceğini vurgulayarak seçmenin karşısına çıkmıştı. Gelinen noktada AK Parti’nin 16 yıllık hükümet etme dönemlerinde en başarılı olduğu alanlardan birinin yasaklarla mücadele olduğunu söylemek gerekir.

Aslında Erdoğan karşıtlığının büyük ölçüde Türkiye karşıtlığını örtmenin yöntemlerinden biri olarak kullanıldığını belirtmek gerekir. 24 Haziran seçimlerine verilen ilk tepkilerde böylesi yoğun bir eleştirel dilin kullanılması, Batı medyasının seçim yaklaştıkça giderek daha hırçın ve saldırgan bir aşamaya geçeceğinin işaretidir.

Hükümet kuruldu kurulalı Avusturya skandallarla çalkalanıyor.

24 Haziran seçimi yaklaştıkça muhalefet cephesinde tansiyon artıyor.