Podcast: 28 Şubat Darbesi ve Türkiye’nin Demokratikleşme Mücadelesi

28 Şubat Darbesi ve Türkiye’nin Demokratikleşme Mücadelesi

Devamı
Podcast 28 Şubat Darbesi ve Türkiye nin Demokratikleşme Mücadelesi

Türkiye'de toplum ve bireylerin çıkarlarını düşünen herkesin açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı gibi temel hak ve hürriyetleri korumayı ve güçlendirmeyi amaçlayan tüm adımları memnuniyetle karşılayacağına şüphe yoktur.

1982 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan tüm girişimler anayasayla sınırlandırılmaktan kurtulamadı. Oysa insan haklarını temel alan hukuk devleti kurmak öncelikle anayasanın görevidir.

Bu ülkede yetişmiş bütün yönetmenlerin, sanatçıların, oyuncuların, şarkıcıların, film ve dizi yapımcılarının bir kesimi değil, bütün ülkeyi temsil eder şekilde davranması elzemdir. 

Anayasa yapımında halktan başlanacağı ve tekrardan halka gidileceği görülüyor. Anayasa yapım literatüründe bu yöntem kum saati metaforuyla açıklanmaktadır. Kum saatinin geniş olan yukarı kısmı halkı temsil ediyor ve oradan gelen talepler ortadaki ince olan kısımda yani Mecliste metne dönüşüyor. Sonrasında tekrardan kum saatinin alttaki geniş kısmına yani halka soruluyor.

Kriter'in Şubat Sayısı Çıktı: Joe Biden Toparlayabilir mi?

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 54. sayısı çıktı.

Devamı
Kriter'in Şubat Sayısı Çıktı Joe Biden Toparlayabilir mi
Kitap Bölümü Çağrısı Türkiye de İslamofobi

Kitap Bölümü Çağrısı: Türkiye’de İslamofobi

SETA tarafından yayımlanacak bu eserde radikal bir batılılaşma sürecinden geçmiş olan Türkiye’de çeşitli alanlarda tezahür eden İslamofobi olgusunun kapsamlı bir şekilde incelenmesi amaçlanmaktadır.

Devamı

Amerika kendi iç siyasi ve toplumsal meselelerine öylesine gömülmüş ki, başını kaldırıp dünyaya bakabildiği yok.

Devletin kadınların başörtüsü ile uğraşmayı bırakması, ‘kavgayı' sonlandırmıyor ve bu mücadele tam bir zaferle sonlandırıldı zannedenler, yanılıyor. Evet, bugün de bir “başörtüsü kavgası” devam ediyor ve aslında bu kavga dindar başörtülü kadınlar tarafından yürütülmüyor. Başörtülü kadınlara karşı açılmış bu kavganın sahibi: Seküler yobazlar ve dindar bağnazlar.

Anadolu’nun o öz kültürünün en baskın rengi olan İslam’dan hoşlanmayanlar ise, kendi iktidarlarına temel oluşturacak 'fikri' dışarılarda bir yerlerde arıyorlar. Bazıları Batı’da arıyor, bazıları ise Rusya ya da Çin’de.

Ne tür siyasi manevralar yapacağını bildiklerini zannediyorlar. Halbuki birlikte çalıştıkları dönemde dahi Erdoğan'ın siyasi aklını ve vizyonunu anlamamışlar ya da paylaşmamışlar. Uluslararası sistemin yapısından dış politika tercihlerine, iktidar-muhalefet ilişkisinden siyasi liderliğin doğasına kadar birçok alanda farklı zihinlere sahipmişler.

Kimilerine göre ikinci dalgayı, kimilerine göre ilk dalganın ikinci zirvesini yaşıyoruz. Vaka sayıları ülkemizde ve dünyada artıyor. Ancak neredeyse hiçbir devlet kapsamlı karantina uygulamalarına yanaşmıyor.

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin yerine oturtulmaya çalışılan yeni ideolojik konumlanmasında Atatürkçülerin yeri bulunmamaktadır. Bu CHP'de Atatürk artık yalnızca gerekli görüldüğünde kullanılan bir siyasi refleks ve popülist reaksiyon aparatı halini almıştır.

Şirin Payzın Halk Tv'deki programında Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu'nu konuk ediyor..

Oluşturduğu hasarların etkilerini halen yaşadığımız 12 Eylül Darbesi'nin üzerinden kırk yıl geçti. Maalesef 12 Eylül demokrasiye hukuk dışı müdahale anlamında ne ilk ne de son teşebbüs oldu.

Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılması, Saadet Partisi’nin Millet İttifakı içindeki konumunu zora soktu. Parti yöneticileri, caminin ibadete açılmasını olumlu karşıladıklarını söyleseler de kendi tabanlarındaki coşkuya, “dostluk zarar görür” endişesi ile pek iştirak edemediler.

PKK terörünü görmezden geldiler. HDP-PKK ilişkisini yok saydılar. HDP ile kurulan ittifakı inkâr ettiler. Bugün de HDP'li bir vekile yönelik..

CHP, cumhuriyetin kurucu partisi olarak 97 yaşında. Demokratik seçimlerin yapılmadığı "Erken Cumhuriyet Dönemi"nde 27 yıl, tek partili bir sistemde, iktidarını sürdürdü. 14 Mayıs 1950’de demokrasiye geçilmesinden bugüne, CHP 70 yıldır hiçbir zaman tek başına iktidara gelemedi.

Baro başkanlarının açıklamalarına ve yayımladıkları bildirilere bakmak yaşanan siyasallaşmayı görmek için yeterlidir. Sonuçta iktidarın aslında uzun yıllardır ihtiyaç duyulan bir konuda harekete geçtiğini ve çözüm üretmeye çalıştığını söyleyebiliriz.