'Apoletli Medya'dan Milletin Medyasına

15 Temmuz’da olayların an be an okuyucuya aktarılması hem medyanın kendi tarihini hem de Türkiye’nin siyasi tarihini değiştiren bir sonucu ortaya çıkarttı.

Devamı
Apoletli Medya'dan Milletin Medyasına
Millet FETÖ yü Bitirdi

Millet FETÖ’yü Bitirdi

Uzun dönem devletin içine sızmış FETÖ’cü cuntanın dikkate almadıkları husus, Türkiye toplumunun, siyasetin ve siyasi liderliğin birçok sınamadan geçtiği ve dönüştüğü meselesidir.

Devamı

Darbenin ikinci aşamasını üstlenen Türkiye’ye karşı medya çevreleri bu kirli operasyon kapsamında ne yapıyorlar?

Bölgemizin yakın vadede değişmesi mümkün olmayan konjonktürü sebebiyle güçlü-etkin bir orduya ihtiyacımız var. Ancak darbe yapma ihtimalinin ise tümüyle bertaraf edildiği bir sivil denetim altında olmak şartıyla.

Mevcut yönetim sisteminin ne kadar kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlamda yeni dönemin en önemli özelliği bir sistem tadilatı dönemi olmasıdır.

Hâlâ, bütün arsızlıklarını takınıp bizlere "yargılanacaksınız" diye tehditler savuruyorlar. Ortada bir örgüt ve bu örgütün "kamuoyu önderleri" var. Ve bu "önderler" bu memleketin en temel meselelerinde bile birbirlerine karşıtlık içindeler.

Analiz: PKK Terörünün Yeni Dinamikleri: Radikalleşme ve Şehir Çatışması

Analiz, PKK terörünün değişen karakterine dair bütüncül bir resim sunmayı hedefliyor.

Devamı
Analiz PKK Terörünün Yeni Dinamikleri Radikalleşme ve Şehir Çatışması
Bahçeli ve MHP ye Rağmen Siyaseti Savunmak

Bahçeli ve MHP’ye Rağmen Siyaseti Savunmak

Paralel yapının karşısında, MHP’nin yanında yer almak mevcut MHP yönetiminin hatalarına sahip çıkmak veya bazılarının yaptığı gibi birden “Bahçeli’nin faziletlerini” keşfetmek anlamına gelmemelidir.

Devamı

Son günlerde toplum olarak canımızı çok yakan terör eylemlerinin faillerine ve örgütlerin yakalanan mensuplarına bakıldığında, karşımıza farklı kimliklerinden dolayı toplumun marjinlerine itilmiş değil aksine toplumsal merkeze yakın, büyük şehirlerde üniversite okurken radikalleşmiş profiller çıkmaktadır.

Reza Zarrab ABD'de tutuklandı. CHP'nin, PKK'lıların ve paralellerin sevinmesi değil üzülmesi gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki bir süredir arkasında durdukları İran'a operasyon çekiliyor.

Aslan: CHP başta olmak üzere muhalefetin parlamenter sistemi savunmasının temel nedeni, parlamentoda hükümetin zor kurulup kolay düşürülmesi ve irade parçalandığı için rejim krizlerine gebe olmasıdır. CHP asker ve sivil bürokrasiye yol açmak istiyor.

AK Parti’nin mecliste 317 sandalye kazanmasının bir diğer açıdan, herhangi bir anayasa değişikliğini halk oylamasına sunmak için yeterli olan 330 sınırına ulaşamadığı anlamına geliyor.

Mevcut sistem sorununun ortaya çıkardığı maliyetli siyasi ve ekonomik sorunlar 2002'den beri devam eden AK Parti'nin tek başına iktidarı ile bir derece ortadan kalkmış olsa da, sistem sorunu henüz giderilememiştir.

Eyvah, toplum muhafazakârlaşıyor! Aman Tanrım, halk dindarlaşıyor!

Türkiye'nin AB üyeliği açısından yeni fırsatlar doğurabilecek gelişmeler olmasına karşın, bu konu hâlâ gündemin en alt sıralarında yer alıyor. Örneğin 1 Temmuz tarihi itibarıyla Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde ilerleme sağlanmasına katkı vereceğini ilan eden İsveç, Avrupa Birliği dönem başkanlığını devraldı.

DÜN, 28 Şubat müdahalesinin 12. yıldönümüydü. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen, devlet-toplum dinamiklerini, bürokratik vesayetle millet iradesini, hukukun üstünlüğü ile hukuksuzluğu aynı cümle içinde kullanarak tartıştığımız her meseleyi, 28 Şubat süreciyle ilişkilendirmek zorunda kaldığımıza bakılırsa, Türkiye devleti ve toplumuyla bu sürecin yol açtığı tahribatla boğuşmaktan hala kurtulamadı.

ANAYASA Mahkemesi’nin “iktidar partisini kapatmama kararı”, birçok farklı ve derin sonucu ortaya çıkarmış oldu. Lakin mezkur sonuçların dışında, 14 Mart’tan bugüne kadar geçen 4,5 aylık sürenin Türkiye’ye maliyeti, muhtemelen kararın getirdikleri arasında tartışılmayacak bile.

30 NİSAN’DA AK Parti, kapatma davasına karşı “cevap” olarak tanımladığı savunmasını verdi. Dava açıldıktan sonra bütün dikkatlerin üzerinde olduğu AK Parti, ilk hafta yaptığı çıkışları saymazsak, bekleme süreci içerisine girmişti.

AK PARTİ’YE kapatma davası açılmasının üzerinden tam bir buçuk ay geçti. Başbakan’ın bazı çıkışlarını saymazsak, parti için elle tutulur bir yol haritası hâlâ ufukta görünmüyor.

Siyaset, sonuç alma sanatıdır. Bu anlayışla hareket eden siyasilerimiz, sonunda isim listelerini açıkladılar ve secim kampanyalarına start vermiş oldular. Ortaya çıkan tablo, Türk siyasetinin normalleşip normalleşmeyeceğine dair hiç bir ipucu vermiyor. Çünkü yapılan bazı transferler “ne kadar enteresan” dedirtmekten öte bir anlam ifade etmiyor. Neyin vitrin, neyin açılım, neyin adam kapma olduğu belli değil. “İsim piyasası”nda yaşananlar, daha başlamadan 22 Temmuz 2007 seçimlerinin yine popülizm ekseninde ilerleyeceğini gösteriyor. Şarkıcı, artist, sunucu, sporcu, manken derken siyasi partiler yeni açılımlar yapmış oldular.

Bir Eurovizyon yarışmasını daha kaybettiğimiz şu günlerde dikkatler yeniden 22 Temmuz'a giden sürece yoğunlaşmış durumda. Tatile çıkan ve çıkmayan insanlar olarak "Yaz ortasında seçim mi olur?" muhabbetini sıklıkla duyacağız. Sezer'in Anayasa değişiklikleri paketini veto etmesi de gündemimizi işgal edecek. Nerede olursak olalım 22 Temmuz seçimlerinin ne getirip ne götüreceğini hep beraber göreceğiz. 27 Nisan muhtırasıyla başlayan süreç Türk siyasi hayatında yeni bir milattan çok önemli bir aşamayı temsil ediyor.