SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Ukrayna savaşı gölgesinde gerçekleşen Madrid Zirvesi ve NATO'nun geleceği üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Sibel Düz, uluslararası terörizmle mücadelede NATO'nun sorumlulukları ve öncelikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
What to Expect From NATO’s Madrid Summit, Murat Aslan
Madrid Zirvesi ve NATO’nun Geleceği, Murat Yeşiltaş
SETA Dış Politika Araştırmacısı Rıfat Öncel, Madrid Zirvesi ve NATO'nun yeni strateji belgesi ışığında Türkiye - NATO ilişkilerini değerlendirdi.
Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in üyeliklerine terör örgütleri ile ilgili 'güvenlik endişelerinin karşılanmadığı' gerekçesiyle itiraz ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Madrid'e giderken henüz bu iki ülke yapılan tüm görüşmelere rağmen Türkiye'nin beklediği somut güvenlik kararlarını (teröristlerin iadesi ve ambargoların kaldırılması gibi) almamıştı.
Devamı
Madrid Zirvesi'nde NATO üyelerinin ittifak içi dayanışma için rasyonel kararlar alması gerekiyor.
Devamı
Savaşın başından bu yana AB üyesi ülkeler Rusya'dan ithal ettikleri ham petrol ve petrol ürünleri ihracatını azaltmış olsalar da savaşın ve beraberinde gelen yaptırımların da etkisiyle artan petrol fiyatlarının Rusya Federasyonu gelirlerinde ciddi artışa neden olduğu görülüyor.
AB'nin ve üye ülkelerin Ukraynalı sığınmacılara yönelik böylesi bir yaklaşım sergilemesinin arka planındaki en önemli sebep, bu kişilerin savaşın ardından ülkelerine geri dönecekleri inancıyla ilgili. Ancak Rusya'nın Ukrayna'da yarattığı ağır tahribat dikkate alındığında savaşın hemen ardından Ukraynalı sığınmacıların evlerine geri döneceğini düşünmek aşırı iyimser bir yaklaşım gibi duruyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 69. sayısı çıktı.
Yunanistan ve Türkiye seçimlere çok yakın iken Washington'un Atina'yı, halk tabiriyle şımartması, NATO müttefikleri arasında riskli bir sürece işaret ediyor. Ankara, güvenlik taleplerinin karşılanması konusunda ısrarlı olacak. İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği vetosunda da Suriye'de operasyon konusunda da milli çıkarlarının gerektirdiği adımları atacak.
Ankara, Ukrayna krizini ve tetiklediği süreci ittifakın daha güçlü olması için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin güvenlik kaygılarının giderilmesi ittifak içi dayanışma göstergesi olacaktır. Britanya'nın Türkiye'ye savunma sanayisi alanındaki ambargoları kaldırması diğer üyeler tarafından da takip edilmelidir.
Rusya'nın Ukrayna işgaliyle birlikte Türkiye'nin jeopolitik ortamında yaşanmakta olan değişim Türkiye'nin dış ve güvenlik siyasetine dair önceliklerinde yeni bir hesaplamayı ve gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır.
Batı medyasında NATO'nun önde gelen ülkelerinin, Türkiye'yi vetosunu kaldırması yönünde 'ikna edeceği' fikri işleniyor. Niinistö ve Andersson'un da Biden'dan Türkiye'yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ikna etmesini istemiş olması düşünülebilir. Bu yaklaşımlar NATO'nun krizinin çözülmesine katkı sunmaz. Ankara ikna edilmesi gereken başkentler olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyor.
Küresel bir dalga olarak salgın sonrası fiyatlar artış eğilimine girdi ve pek çok ülke süreçten etkilendi. Üretimde problemler meydana gelirken girdi maliyetleri eski dönemlere kıyasla çok fazla artış gösterdi. Mevcut fiyat baskısının hafiflemesi için enerji ve gıdada yaşanılan krizin son bulması gerekiyor. En önemli çözüm yolu olarak ise devletlerin hane halklarına verdikleri destekleri artırmaları ve üretimi daha planlı hale getirmeleri olabilir.
Ankara'yı arayan Batılı yetkililer, Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını ancak iki ülkenin üyeliğinin hızlıca kabul edilmesi gerektiğini ve Ankara'nın taleplerinin hemen karşılanamayacağını öne sürüyorlar. Halbuki daha önce verilen sözlerin tutulmadığını çok iyi bilen Türk yetkililer de baskı kurulması gereken başkent olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyorlar.
Türkiye'nin, iki ülkenin (özellikle İsveç'in) üyeliği konusundaki kaygı ve taleplerini açıklaması şimdi bütün NATO başkentlerinin odağında.
Rusya'nın işgali sona erdirmek için sunduğu şartlar arasında AB üyeliğine dair bir şart bulunmuyor. Dahası Ukrayna'nın gerek serbest ticaret anlaşması gerekse vize serbestisi gibi mekanizmalar üzerinden AB'yle bütünleşme konusunda ilerleme kat ettiği somut birer gerçekliktir. Buradan hareketle savaşın sona ermesi yolunda Rusya AB üyeliğini bir taviz olarak kullanabilir.