Model ortaklığın askeri boyutu

Türk-Amerikan ilişkileri zorlu bir dönemden geçiyor. Onyıllar süren hiyerarşik ilişkinin son 10 yılda giderek etkisini kaybetti. Obama döneminde "model ortaklık" söyleminin hakim olmaya başlaması, model ortaklığın askeri konularda da izdüşümlerinin görülmeye başlaması ve bu yeni durumun getirdiği gerilim, ilişkileri her açıdan etkiliyor. İki ülke arasında son 6 ayda yaşanan krizler bile durumun ciddiyetini ortaya koymaya yeter: Mart'ta Ermeni Soykırımı karar tasarısının Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'ndan geçmesi, Mayıs'ta Türkiye-Brezilya-İran arasında imzalanan Tahran Araştırma Reaktörü Anlaşması, Mayıs sonunda yaşanan Yardım Gemileri Krizi ve nihayet Haziran'da BM Güvenlik Konseyi'nde Türkiye'nin İran'a ek yaptırım paketi aleyhinde oy kullanması. ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen'ın Ankara ziyareti de bu açıdan değerlendirilmeli.

Devamı
Fransa Yitirdiği Zemini Kazanmaya Çalışıyor

Fransa, Yitirdiği Zemini Kazanmaya Çalışıyor

Fransa, Ermenilerin acıları ve hatıraları üzerinden politikalar inşa etmeye ve Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Devamı

Amerika'da yapılacak başkanlık seçimleri son yıllarda en fazla negatif kampanya sürecine tanık olduğumuz, en fazla para harcanan ve belki de en yakın yüzdeler ile neticelenecek seçimlerinden biri oldu.

Kürt sorunu, Irak'ın işgalinden sonra bölgesel bir sorun haline geldi. PKK terörü ve Kürt sorununun yönetilebilir bir hal alamamasının nedeni ise Türkiye'nin hesap ve çıkarlarının ABD, Avrupa, İsrail, İran ve Kuzey Irak Kürt yönetimin çıkarlarıyla çelişiyor olmasıdır. Bu noktalarda yapılması gereken, öncelikle diplomatik yöntemlerle meseleyi uzun vadeli bir müzakere süreci olarak görerek, en azından ABD ve Avrupa ülkelerinden bir kısmının Türkiye'nin yanında yer almasını sağlayabilmek, diğer bölge ülkeleriyle de bu konuyla ilgili uzlaşı alanlarını artırmak ve çok boyutlu bir diplomasi sürdürmektir.

Kadir Üstün: Gezi Parkı protestolarına ABD'deki yüksek ilginin kısmen de olsa ‘İslamcılara ne kadar güvenebiliriz?' tartışmasının tekrar gündeme gelmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Suriye, Mısır, İsrail gibi ülkelerle ilişkilere odaklanarak Türkiye'nin yalnızlaştığı tezi, Ortadoğu dışındaki yoğun diplomasiyi göz ardı ettiği için indirgemeci bir yaklaşımı temsil etmektedir.

Ermeni Meselesinde 100 Yıllık Parantez Kapanıyor

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, Başbakanlığın, 1915 olaylarının yıldönümünde yayımladığı açıklamaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, bu açıklamanın, Türkiye'nin 2023 vizyonu ile ilgili olduğunu ve demokratik bir Türkiye'nin inşasında yüzyıllık bir parantezi kapatmayı hedeflediğini belirtti.

Devamı
Ermeni Meselesinde 100 Yıllık Parantez Kapanıyor
Taziye Mesajı Ermenilerden Ziyade Bize Yönelik

Taziye Mesajı Ermenilerden Ziyade Bize Yönelik

SETA analisti Taha Özhan, Başbakanlığın, 1915 olaylarının yıldönümünde yayımladığı taziye mesajına ile ilgili olarak, “Bu mesaj, Ermenilerden ziyade bize yönelik bir mesajdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

Davutoğlu, kendi siyasi potansiyelinin bilincinde. Abartılı bir özgünlük arayışı yok. Adımlarında sahicilik arayışı çok daha önde. Erdoğan'ın siyasi tarzı ile yarışan bir siyaset tarzı yaratmak gibi bir kaygı içinde değil.

Murat Yeşiltaş, 1915 olayları ve günümüz Türkiye- Ermenistan ilişkilerine dair açıklamalarda bulundu.

Soykırım iddiası sadece insani bir hakikat arayışından ibaret değil. Uluslararası güç mücadelesinin araçlarından biri. Ulus devletlerin birbirleriyle mücadelesinde güçlü bir sopa olmaya aday bir mesele.

Nisan 2014 tarihinde okunan taziye mesajı kamuoyunda nasıl bir etki yarattı? Taziye açıklamasının uluslararası alandaki yankıları ne oldu? Bundan sonra hangi adımlar atılmalı?

Murat Yeşiltaş, Türkiye'nin Ermeni meselesini; “acı”, “adil hafıza”, “ortak acı” gibi ifadeler etrafında, meselenin insani yönlerini anlama çabasıyla sosyolojik bir bağlama oturtmaya çalıştığını belirtti.

Burhanettin Duran, sözde soykırım iddialarına yönelik değerlendirmesinde, Ermeni soykırımı iddiasının, tüm dünyadaki Ermeniler için, milli kimlik tanımlamasının önemli bir bileşeni haline geldiğini belirtti.

Fahrettin Altun, Türkiye'de 2000 sonrası yaşanan siyasi dönüşümle birlikte Ermeni meselenin daha rahat konuşulduğu ve tartışıldığını belirtti.

Türkiye içinde 1915'de Ermeni cemaatine karşı olup biteni anlamada üç farklı anlama biçimi ve siyasal pozisyon var.

Mağdur olanın hesap sorması belli kurallar dâhilinde adalete hizmet eder. Ancak siyasi konjonktürün etkisiyle bu hesap sormanın başka şiddet biçimleri doğurabileceğini de hesaba katmak gerekir.

Burhanettin Duran: “Mesele bir yüzleşme meselesi olarak ele alındığında, Türkiye son dönemde biliyorsunuz pek çok konuyla -Dersim'le yüzleştiği gibi- Ermeni tehciri meselesiyle de yüzleşiyor. Aslında 2009 Ermeni Açılımı bunun bir göstergesiydi.”

Medaim Yanık, Ermeni meselesine ilişkin Türkiye kamuoyunda oluşan 3 farklı yaklaşımı değerlendirdi.