SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran, Türkiye'nin, Amerika ve Rusya ile koordine olarak, devlet dışı aktörlerin alanını kapatmaya çalıştığını belirterek, "Türkiye, ülkelerin birliklerinin korunmasını bunun için istiyor." dedi.
Devamı
1961 ve 1967'de üyelik başvurusu De Gaulle'un vetosu nedeniyle iki defa reddedilen İngiltere bugün ayrılma kararı dolayısıyla Birlik içinde yeniden gündemde.
Devamı
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizlerin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise ABD'nin 'Kürt kartını' bölgedeki ülkelere karşı 'kullanma' politikası devam etti. Washington ilk önce, 1958 sonrası SSCB ile yakınlaşan Irak'ın Kürtlerini (Molla Mustafa Barzani) araçsallaştırdı.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın Fransa’da yaşanan olaylar çerçevesinde dünya siyasetinin genel durumu hakkında değerlendirmede bulundu.
Trump yönetiminin, Ortadoğu'nun askeri bakımdan ağır sıklet aktörlerini bir tarafa bırakarak Suudi Arabistan ve BAE üzerinden bölgeyi şekillendirme çabası daha fazla kaos ve istikrarsızlık getirecek.
Avusturya Başbakanı Kurz, anti-siyonizm ile anti-semitizmi bir madalyonun iki yüzü olarak nitelendirerek sadece Yahudileri sahiplenmekle kalmadı, İsrail lobisinin desteğini almak amacıyla İsrail’e de göz kırpmış oldu.
Görünüşe göre Avrupa 2008 ekonomik krizini kemer sıkma politikaları ile atlatmış olsa da, krizin faturasının Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde orta ve dar gelirlilere ödetilmiş olmasının siyasi sonuçları Avrupa siyasetini yakın dönemde şekillendirecek.
Devamı
Ortadoğu’da gerilim düşmek yerine sürekli artmaktadır. Bu artışı bölgede mayalanmakta olan değişim sancılarının sinyali olarak okumak da mümkündür. Ulus-devletlerin ve halklarının kendilerini hem askeri hem de politik-ekonomik açıdan güvende hissetmeleri her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. ABD, Çin, Rusya ve AB gibi bölge-ölçekli ya da kıta-ölçekli devletler-arası uluslararası sistem, diğer bölge devlet ve halklarını da benzer bir siyasi düzene geçme konusunda baskılamaktadır.
Devamı
Her ne kadar Türkiye’nin AB’ye üye olması durumunda Gümrük Birliği sebebiyle ortaya çıkan olumsuz etkilerin yok olacağı bilinse de fasıllara yönelik uygulanan siyasi blokajlar sonucu üyelik müzakerelerinin ilerlememesi, AB’nin ticaret strateji belgesinde birinci nesil olarak nitelendirilen GB’nin çok daha elzem bir şekilde ele alınmasını ve güncellenerek yeni nesil anlaşmalara dahil edilmesini gerektiriyor.
Almanya’nın AB karşıtı bir çizgiye savrulması bütün Avrupa’nın istikrarsızlığa savrulmasına yol açacaktır. Zira AB çizgisi Almanya’yı geçmişindeki yayılmacı politikalarından uzak tutan en önemli faktördü.
Korumacılık yükselişe geçti. Dünya liberalizm rayını terk etti. Merkantilist rayda karar kıldı. Sınırlar sertleşiyor. Boşluklar doğuyor. Ve bu boşlukları doldurmaya aday aktörler hızla bu boşluklara doğru akıyor. Dünya siyaseti enerji biriktiriyor.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın İstanbul’da gerçekleşen dörtlü zirvenin Türkiye ve uluslararası sistem açısından önemi hakkında değerlendirmede bulundu.
2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Ortaya atılan iddialar ve özellikle açıklamalar durumu daha da ilginç hale getiriyor. Peki, Cemal Kaşıkçı neden öldürüldü? Gerçekten bir arbede sonucunda mı öldü yoksa bir hikâye mi yazılıyor? Bu cinayetin sonucu neleri değiştirecek?
Kendini Amerikan profesyonellerine korutan bir ailenin yurtdışında bir operasyonu tek başına yapabileceğini düşünebilir miyiz?
Kaşıkçı skandalı, Türk-Suud ilişkilerine zarar verebilecek bir mahiyet taşıyor... Ayrıca, bu hadisenin Riyad için uluslararası sonuçları olacak bir skandal olduğunu da söylemeliyiz..
Trump'ın dış politika yaklaşımı ve dili "zorba bir tek taraflılığın" ABD'de kalıcı olduğunu düşündürüyor. Zira Washington, Çin, Kuzey Kore ve İran ile ilgili tehditlerde bulunmakla kalmıyor. Müttefikleriyle de şantaj, tehdit ve aşağılama içeren bir ilişki kurmaya çalışıyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından "Avrupa Birliği'ndeki Fay Hatları" konulu panel düzenlendi.
Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.
BMGK daimî üyelerin derdi yürütme sorumluluğu değil, keyfi yasama kolaycılığı. Kararları kendileri alıp sorumluluğu tüm dünyaya yaymanın peşindeler. İşte bu yüzden BM tartışmasına hız vermeliyiz. Bu iki yüzlü ve çözümsüz tutumu mahkûm etmeliyiz.
Ticaret savaşlarının yeni bir evreye girdiği şu dönemde erken ve etkili reform hamleleri gelmediği takdirde BM'nin daha hızlı bir şekilde çözülmesi ve anlamsızlaşmasını dikkate almak gerek.