AK Parti'ye yönelik muhalif düşünce dünyasının üç farklı hikayesi var.

19. yılını kutlayan AK Parti'nin Türkiye'nin dış ve güvenlik siyasetinde geride kalan tecrübesinin muhasebesini yaparak 100. yılda Türkiye'yi bölgesinde 'büyük strateji'ye sahip bir aktör haline dönüştürme sorumluluğu bulunmaktadır.

Türkiye, tepkisel ve tek-yanlı olmayan bir anlayışla çok-boyutlu, çok-taraflı, karşılıklı kazanç karşılıklı bağımlılık ilkelerine dayalı ve barış için savaşa da hazır halde olduğunu dost ve düşmana göstermiştir.

Odak: Avrupa Ülkelerinin Seyahat Kısıtlamalarındaki Tutarsızlığı

Koronavirüs (Covid-19) salgınını kontrol altına almak için birçok ülke ulusal sınırlarını kapatmıştır. Avrupa ülkeleri 11-19 Mart 2020 arasında sırayla kara, deniz ve hava sınırlarını kapatmaya karar vermiştir. Alışık olunduğu üzere sınırların kapatılması kararında dahi Avrupa Birliği (AB) birlik görüntüsü sergileyememiştir. Ülkelerin sınır kapatma politikaları büyük farklılıklar göstermiştir.

Devamı
Odak Avrupa Ülkelerinin Seyahat Kısıtlamalarındaki Tutarsızlığı
Yeni Aktörlük Bilinci ve BAE ye Uyarı

Yeni Aktörlük Bilinci ve BAE’ye Uyarı

Bölgemizde Türkiye'nin etkisini sınırlandırmak için var gücüyle çabalayanların başında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geliyor. Abu Dabi, Kahire'yi Libya'daki iç savaşa sokmak için Türkiye karşıtı bir kampanyanın yürütücüsü. Darbeci Sisi'yi teşvik etmek amacıyla Türkiye karşıtlığı üzerinden bir "pan-Arabist milliyetçilik" üretmeye çalışıyor. "Türk işgali," "Bab-ı Ali ve kolonici dil" ya da "Arap iç işlerine karışmaktan vazgeçme" söylemleri bu çabanın ürünü. Ancak Vatiyye Üssü'ne yapılan son saldırıdan sonra BAE'nin yıkıcı faaliyetleri Ankara'da gündemin başköşesine oturdu. Daha önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun BAE'ye yaptığı uyarıyı geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanı Akar'ın ifadeleriyle yeni bir aşamaya geçti: "Doğru zaman ve doğru yerde hesabını soracağız."

Devamı

Dava dosyalarında darbe girişiminin başarısız olmasının hemen ertesinde örgütün oluşturmaya çalıştığı kontrollü darbe, tiyatro ve benzeri söylemlerin hiçbirisini destekleyecek veri yer almamaktadır. Bu iddialar hiçbir somut hukuki dayanağa sahip değildir. Ama darbecilerin yargılandıkları davalarda ve FETÖ liderinin ABD'de kurmaya çalıştığı bu söylemin muhalefet partileri tarafından tekrarlanması büyük bir talihsizliktir.

Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Yalçın, "15 Temmuz'daki hain darbe girişimi, Türkiye'nin meşruiyetine karşı açık bir saldırıydı." dedi.

Ne zaman PKK bir terör eylemi düzenleyip sivilleri hedef alsa kendini solcu, ilerici, aydınlanmacı olarak tanımlayan gazetecileri, siyasetçileri, STK temsilcilerini bir telaş sarar. PKK'nın asker, polis, jandarmayı şehit etmesini bir şekilde görmezden gelebilirler..

Türk dış politikasında 2006-2007 sonrasında yaşanmakta olan dönüşüm, 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte ivme kazanmıştır. Dönüşümün temel hedefleri ve istikameti değişmemiştir.

Son bir kaç yıldır Türkiye'nin dış politikadaki temel eğilimlerinden birisi hem ABD ve Avrupa hem de Rusya ile ilişkisini ideolojik çerçeveden çıkarıp daha rasyonel bir düzleme oturtma çabasıdır.

Dört yıl sonra hala kripto FETÖ'cüler ortaya çıkabiliyor. Güvenlik güçleri hala bu örgütün uyuyan hücreleriyle mücadele halinde.

18 yıllık AK Parti iktidarının ve dört yıllık Cumhur ittifakının siyasetini "impatorluk özlemi" olarak nitelemek doğru değil. İmparatorluklar çağı çoktan geçti. Günümüzde "güçlü milli devletlerin" öne çıktığı bir dünyada yaşıyoruz. Küresel ve bölgesel türbülansın Türkiye'yi yeni askeri aktivizme zorladığı açık. Suriye, Irak, Doğu Akdeniz ve Libya denklemlerine askeri olarak müdahil olan ülkelerin en sonuncusu Türkiye. Hiçbirinde de "yayılmacı, emperyal" saik bulunmuyor. Milli güvenlik çıkarlarını pro-aktif şekilde koruma niyeti var.

Devletin içerisine 40 yıldan fazla bir sürede sapkın dinî inançlarla motive edilerek yerleştirilen FETÖ’cüler, 15 Temmuz gecesi milletin tankını, uçağını, silahını kullanarak insanlarımızı cani duygularla şehit ettiler. Bu bağlamda, 15 Temmuz sadece bir darbe gerişimi değildir. Aynı zamanda, terör yöntemleri kullanılarak, uluslararası güçlerin desteği ve iş birliği ile Türk devletini ele geçirmeyi amaçlayan bir işgal girişimidir.

Bu millet on yıllarca sadece ve sadece sandığa giderek taşkınlık yapmadan sabırla uğraşarak devlet-millet bütünleşmesini sağladı. 15 Temmuz'da da sokağa çıkarak bu bütünleşmenin ispatını ortaya koydu. Aynı millet bu toplumdan uzak elitleri de yavaş yavaş dönüştürecektir. İçinden siyasi liderler çıkardığı gibi toplumsal elitler de çıkaracaktır.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yılı özelinde açıklamalarda bulundu.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Türkiye’nin darbe tarihi ve 15 Temmuz darbe girişimi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın, 15 Temmuz darbe girişimin faili FETÖ ile mücadele üzerine değerlendirmelerde bulundu.