Muhalifler Fırat Kalkanı Harekatı’nın Dabık sonrasında ivmesini artırarak kısa zamanda Bab ve Menbic’e yönelmesi gerektiğini söylüyorlar. Umutları Halep merkeze kuzeyden de yeniden bir cephe açılabilmesi. Askeri açıdan bunun çok mühim olduğunu düşünüyorlar ve ayrıca PKK’nın Suriye örgütlenmesi PYD/SDG’nin elimine edilecek olmasını da önemsiyorlar. PKK’yı bölge hilafına ABD ile çalışan taşeron bir örgüt olarak değerlendiriyorlar.
Devamı
AK Parti hazırladığı teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirecek. MHP bu dönüşüm sürecine katkı vereceğini ifade ediyor. Ne yazık ki CHP, üzerindeki “ana muhalefet partisi” etiketine rağmen tartışmanın içeriğine girmeyi reddediyor, HDP’nin kuyruğuna takılıp gitmeyi tercih ediyor.
Devamı
Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.
AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.
15 Temmuz başarısız darbe girişimi FETÖ’nün kendi vesayetini kurmak için hiçbir hukuki ve ahlaki sınırlamayı kabul etmeyen cuntacı bir terör örgütü olduğunu apaçık ortaya koydu. FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına girişen bir terör örgütü olduğu 17-25 Aralık yargı darbe girişiminden itibaren özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti tarafından ısrarla dillendirilmekteydi.
11 Eylül saldırılarının üzerinden tam on beş yıl geçti. Bu süre zarfında dünya 11 Eylül’dekinden çok daha büyük yıkımlarla, çok daha ağır krizlerle karşı karşıya kaldı. Özellikle İslam dünyasında devasa kayıplar verildi, şehirler tarumar edildi, milyonlarca insanın canı yandı, devletler çöktü, ülkeler bölündü.
Göreve geldikten sonraki ilk söyleşisini Kriter’e veren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, merkez bankacılığı tartışmaları, TCMB’nin para politikası, 15 Temmuz ve ekonomi yönetimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çetinkaya, Kriter Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun’un sorularını yanıtladı.
Devamı
Terör örgütleri yapılanmalarında genelde “hiyerarşik” ve “ağ tipi” tarzında iki çeşit yöntem kullanmaktadırlar. Bazı örgütler ise hiyerarşik ve ağ tipi yapılanmanın karışımından oluşan melez bir yöntemi benimsemektedir. FETÖ’nün diğer birçok örgütte olduğu gibi öncelikle hiyerarşik bir yapıya sahip olduğu açıktır. Buna rağmen örgüt militanlarının deşifre olmasını engellemek adına hücre tipi yapılandığı da bilinmektedir. Bundan dolayı FETÖ’nün ağ tipi ve hiyerarşik yapılanmayı birleştiren melez yöntemi benimsediği anlaşılmaktadır.
Devamı
FETÖ yapılanması kırk yılı aşkın bir süredir tüm devlet kurumlarına sızarak, bu kurumlarda mevcut kamu hiyerarşisi dışında ve örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetler yürüttü. FETÖ’nün varlığı ve hukuk dışı faaliyetleri devlet organlarının kurumsal kültürleri ve geleneklerini zedelediği gibi temel yapısı ve işleyişini de bozdu. Bunun sonucunda toplumda birçok devlet kurumuna yönelik güvensizlikler doğdu.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de insan, aklını kullanmaya yani toplumun köhneleşmiş değerlerini körü körüne takip etmemeye davet edilmektedir. Aydınlanmanın temel sloganı ise “sapere aude” idi. Bu slogan da insanı akletmeye, dogmalardan bağımsız bir şekilde düşünmeye ve eylemeye çağırıyordu. Yine içerikten bağımsız olarak her düşünce geleneği, insanı insan yapan şeyin otonom hareket edebilmesi olduğunun altını çizer.
Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır
15 Temmuz akşamı darbe girişimi ile ilgili haberi aldığımız ana kadar Milli Eğitim Bakanlığının en önemli gündemi bölgedeki eğitim ve çocukların eğitime erişimi konusuydu. Haberi aldığımız anda toplantı sonlandırıldı ve otellerimize geçtik. Ertesi gün planlanan toplantı da iptal edildi. Doğal olarak 15 Temmuz gecesinden bu yana Bakanlığın ana gündemi darbe girişimi ve örgütün eğitimdeki yapılanması ile hesaplaşma oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilk resmi ziyaretini Rusya’ya düzenledi. Yüksek düzeyli diplomatik ilişkilere geçişi simgeleyen bu ziyaret esnasında birçok uzlaşıya varıldı. Ekonomik alandan güvenlik ve enerji alanlarına kadar farklı meselelerde planlamalara gidildi. Ziyaretin, zamanlaması ve içeriği nedeniyle hem içeride hem de dışarıda ciddi yankılar bulduğu söylenebilir.
Fırat Kalkanı Harekatı neyi amaçlıyor? Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak, terör tehdidini minimize etmek, yeni mülteci göçlerinin önüne geçmek, Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı sunmak ve tabii ki güneyimizde örülmeye çalışılan PKK duvarına engel olmak.
15 Temmuz süreci, AK Parti ve Erdoğan’ı tasfiye etme girişiminde sıklıkla başvurulan demokratik siyasetin kurallarının dışına çıkma eğiliminin zirve yaptığı bir dönem oldu. Süreç, darbe için aylar öncesine giden bir zemin hazırlanmasını, darbeye gerekli pratik ve söylemsel desteğin verilmesini ve darbe girişiminin başarısız olmasından sonra da sulandırılarak örtbas edilmesini kapsıyor
17-25 Aralık yargı darbesi girişimi başarısız olduktan sonra Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili Haşhaşilik benzetmesi yaygınlık kazandı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında FETÖ üyeleri TBMM’yi bombalamak, Genelkurmay Başkanı’nı esir almak, Cumhurbaşkanı’na suikast teşebbüsünde bulunmak, sivil insanları tank, savaş uçağı ve helikopterlerle katletmek gibi akıl almaz eylemlere imza attılar.
Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki rolü FETÖ'nün yargıdaki gücünü göstermiş, özellikle 2010 Anayasa referandumu sonrasında HSYK üzerinden neredeyse yargının tümünü kontrol eder hale gelmişlerdi. Etkin oldukları bu dönemde yargıyı kendi örgütsel amaçları doğrultusunda Anayasa ve kanuna tamamen aykırı şekilde bir silah olarak kullanmışlar,
Türkiye’deki İslami hareketleri ılımlı ve aşırı/radikal şeklinde tasnif etmek ABD merkezli literatürde yaygın bir kabuldür. Devleti ele geçirme arzusu taşıyan siyasal hareket “radikal” olarak, sosyal hizmetler alanında örgütlenen sivil oluşumlar ise “ılımlı” olarak resmedilir.
Cuma akşamı bir program çekimi için Ankara’daki TRT Haber rejisindeydim. Programın bitmesinin ardından saat 22:00 sularında, darbeci askerlerin kanalı basmasından sadece 5-10 dakika kadar önce, kanaldan ayrılıp eve doğru giderken üzerimizden alçak irtifada uçaklar uçmaya başladı. Aslında ilk dakikalarda ben de Türkiye’nin geri kalanı gibi bunun bir tatbikat ya da terör alarmına yönelik hareketlenme olduğunu düşündüm. Ancak tüm emareler bir darbe girişiminin yaşandığını gösteriyordu.
Hakikati tespit etme rüştünü kaybetmiş FETÖ’cü cuntacılar, Türk milletinin de kendileri gibi reşit olmadığını düşündüler. Türk milleti 15 Temmuz gecesi darbe girişimini bastırmak ve sonrasında milli irade nöbeti tutmak için meydanlara çıkarak rüştünün gereğini yapmıştır.
15 Temmuz 2016’da saat 21.48’de bir haber portalı sosyal medya hesabından bir mesaj yolladı. Son dakika uyarısı ile veriliyordu mesaj: “Beylerbeyi Sarayı önünde asker: Sıkıyönetim ilan edildi herkes evine gitsin!” Evet mesaj tanıdıktı. Fakat mesaj kadar, mesajı getiren de tanıdıktı. Mesajın postacısı FETÖ’nün medya üslerinden olan Haberdar isimli internet sitesiydi.