Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Adaletsizliği

SETA Ekonomi Araştırmacısı Erdal Tanas Karagöl, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye karşı tavırlarını değerlendirdi.

Devamı
Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Adaletsizliği
Insight Turkey quot Bölgesel Gelişmeler ve Sorunlar quot Başlıklı Yeni

Insight Turkey "Bölgesel Gelişmeler ve Sorunlar" Başlıklı Yeni Sayısını Yayınladı

Insight Turkey’in bu yaz sayısı, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ve sorunları ele alarak, özellikle Filistin-İsrail çıkmazı, İran seçimleri, Türkiye’nin dış politikası ve bölgede artan etkisini vurgulamayı amaçlamaktadır.

Devamı

Muhalefetin vaat ettiği muğlak 'iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem' ülkemizin bin bir emekle kurtulduğu vesayet odaklarını geri getirme riski taşıyor.

AİHM'in bazı kararlarını ve Avrupa Konseyi'nin Türkiye'ye karşı bazı tutumlarını öteden beri taraflı bulan Türkiye, son zamanlarda AİHM'nin, tutuklu yargılaması devam eden Osman Kavala'nın salıverilmesini dair Aralık 2019'da aldığı kararı ile ilgili de memnun gözükmemektedir.

Türkiye, tüm Körfez ülkeleriyle ilişkisini geliştirme niyetinde. Bunu yeni bölgesel denklemin zorunluluğu olarak görüyor. BAE ile normalleşme, hatta Suudi Arabistan'la yeni bir döneme geçme, Türkiye'nin stratejik ortağı olarak gördüğü Katar'la ilişkilerini olumsuz yönde etkilemez. Aksine Körfez'deki güç denkleminde Katar'ın lehine olur.

Yeni yılda hukuk, yargı ve demokraside reform sürecine ivme kazandırılması kamuoyundaki temel beklentiyi oluşturuyor.

Kazakistan’daki Gelişmelerin Yerel ve Bölgesel Yansımaları

Rusya'dan hassas bir uzaklaşma politikası içinde olan Kazakistan'ın yeni dönemde Moskova'ya karşı eski politikasını sürdürmesi nispeten daha zor.

Devamı
Kazakistan daki Gelişmelerin Yerel ve Bölgesel Yansımaları
Normalleşme ile Derdi Olanlar

Normalleşme ile Derdi Olanlar

Dış politikada Türkiye'nin büyük güçlerle ilişkileri, ittifakları, diplomatik gerilimleri, askeri müdahaleleri, savunma sanayi kapasitesi ve uluslararası sisteme dair eleştirel söylemleri var.

Devamı

Muhalefet cephesinde yürütülmeye çalışılan işbirliği görüntüsü, muhalefet içi sert rekabetle kilitleniyor. Önümüzdeki süreçte, hem parlamento seçimlerinde, hem de cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesinde tartışma ve rekabet derinleşerek devam edecek.

Türkiye'nin milli güvenliğine ilişkin endişe ve beklentileri arasında; müttefik ve aday ülkelerin uyguladığı açık ya da örtülü silah ihracatı ambargoları, terör şüphelilerinin iade edilmemesi, FETÖ ve PKK/YPG'ye lojistik ve silah desteği sunulması gibi son derece yakıcı hususlar bulunuyor.

Pençe-Kılıç Hava Harekatı, bir diğer yönüyle TSK’nın Zeytin Dalı Harekatı’nın ardından Irak’ta başlattığı Kararlılık Harekatı ve ardından gelen Pençe harekatları serisinin bir devamı olarak görülse de bu operasyonla Suriye sahası da hedef alınmış oldu. Hatta Suriye sahasındaki YPG/PKK hedeflerinin asıl hedefler olduğu, Irak’a nazaran Suriye’de daha çok hedefin vurulmasıyla da teyit edildi.

Türkiye'nin çoğulcu demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri güçlendirecek yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda toplum da siyasi karar alıcılar da hemfikir. Fakat salt politik karşıtlık üzerinden bir parlamenter sistem savunusu yapmak yeni anayasa arayışına katkı sunmayacağı gibi geçmişte yaşanan bazı sistemik sorunların tekrarına da yol açabilir.

6 Şubat depremlerinin üstünden iki hafta geçmesine rağmen Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde iki depremin yaşanması bu mücadelenin ne kadar uzun soluklu olacağını tekrar hatırlattı. Yıkımın devasa boyutuna karşın ülkemizin mücadele azmi azımsanmayacak derecede yüksek. Arama ve kurtarma çabalarından enkaz kaldırma aşamasına geçildiği şu günlerde bölgenin yeniden inşası için planlar hazırlanıyor. Bu planların bir an önce hayata geçirilmesi için son derece güçlü bir siyasi irade olduğu da aşikâr. Yaraların sarılması ve yeniden inşa süreçlerinin uzun zaman alacağı göz önünde bulundurulduğunda hem ulusal düzeyde kenetlenme hem de uluslararası desteğin sürmesi önem kazanıyor.

Çok başlı masadaki kavgalardan vakit bulup ta ekonomide, deprem yaralarını sarmada ve dış politikanın dinamik dengelerinde liderlik gösterebilir mi? Bu sorulara güçlü şekilde CHP cevap vermeden Kılıçdaroğlu'nun "kavgacı-yıkıcı dili" unutturulamaz. CHP'nin baskıcı geçmişi sürekli hatırlanır.

Türkiye artık iyiden iyeye seçim sathına girmişken, siyasi pozisyonlar da ittifaklar altında kampanyalarını yürüterek seçimlerden kendi adlarına zaferle çıkmanın gayretinde. Bir yanda Cumhurbaşkanlığı diğer yanda ise Meclis seçimleri için büyük bir mücadele söz konusu. Buraya kadar olağan şekilde tanımlanabilecek süreçte, ilginç ve üzerinde durulması gereken hususlardan biri HDP ve yedek parti olarak teşkil edilen Yeşil Sol Parti’nin (YSP) Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı ile kurduğu angajman. PKK/KCK’nın legal alandaki siyasal uzantısı olan HDP/YSP’nin Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi, çeşitli müzakereler sonrasında aday çıkarmama ve Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı dikkate değer. Ancak tamamlayıcı diğer bir gelişme ise PKK/KCK terör örgütünün tüm gücüyle seçim sürecine asılması. Doğası itibarıyla meşru siyasal sistem ve seçim süreçlerine uzak kalması gereken bir terör örgütü adeta siyasi kampanya yürütmeye başlamış durumda.

2023 seçimlerinde partilerin gelecek vizyonları, aynı zamanda değişimden ne anladıkları ve değişimi nasıl yönetecekleri ile ilgili ortaya koydukları perspektifle anlaşılacak.

Türk dış politikası Libya’dan Azerbaycan’a, Ukrayna’dan Doğu Akdeniz’e birçok kritik meselede sağladığı kazanımları korumak, Avrupa’yla ekonomik ilişkilerini geliştirmek, NATO içinde etkinliğini artırmak ve küresel güç değişimlerinin etkilerini yönetmek durumundadır. Türk seçmeninin Erdoğan’a verdiği destek, bu meydan okumaların fırsata çevirilmesini ve Türkiye’nin başat aktörlerden biri olmasını sağlayacaktır.

TBMM'de 28. yasama dönemi dün MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin yönettiği oturumda milletvekillerinin yeminleriyle başladı.

SETA Siyaset Araştırmacısı Cem Duran Uzun, SETA’nın düzenlediği “Yedinci Yılında 15 Temmuz” başlıklı sempozyumda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşanan yargı süreçleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Muhalefet sistemde "iyileştirme" tartışmasına girmeyerek iktidarın çerçevesinden kaçacağını düşünüyor olabilir. Ancak ben aksini düşünüyorum. Bu tartışmadan kaçmak muhalefeti daha dar bir siyasi alana sıkıştıracak. Mart 2024 Yerel Seçimleri de 2028'e kadar sürecek dönemde "yeni sivil anayasa" arayışı ile yoğrulacak. Erdoğan için yeni anayasa gündemi bir yönüyle "gerçekleştirilmek istenen son hedef", diğer yönüyle "etkin siyaset yapma süreci". "Meclis iradesinin ülkemizin geleceğini şekillendirmesini engelleme" eleştirisi bu sürecin iktidara vereceği siyasi malzemelerin sadece bir tanesi.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türk halkının tekrar askeri darbe ve vesayet durumuna dönüş yapmayacağı, özellikle de paralel devlet yapılanmasınca dışarıdan kontrol edilen bir vesayeti kabullenmeyeceği anlaşıldı.