Analiz: Siyasi Bir Alan Olarak Türkiye’de Yayıncılık

Analiz Türkiye'de yayıncılık sektörünün siyasal karakterinden hareketle Türkiye'nin en büyük kitap fuarı, kitap satış zincirleri ve kritik dönemlerdeki yayıncılık faaliyetlerine odaklanmaktadır.

Devamı
Analiz Siyasi Bir Alan Olarak Türkiye de Yayıncılık
Referandumun Siyasal İletişimi

Referandumun Siyasal İletişimi

Siyasal iletişim kampanyalarının değişmeyen ilkeleri tüm seçimler için geçerlidir. Partinin yetkili isimleri durum analizini iyi yaparak işe başlamalı; artılar ve eksiler tam olarak tespit edilmelidir.

Devamı

2012 ve 2016 AK Parti Anayasa tekliflerinde Cumhurbaşkanının seçimi, yetkileri ve sorumluluğu nasıl düzenlendi? Yürütme karşısında yasama ve yargı organlarının konumu nasıl bir değişim gösterdi?

Referandumlar, demokrasinin işletilmesinin en önemli araçlarıdır. Doğrudan demokrasi uygulamalarının tipik bir özelliği olsa da, önemli konularda temsili demokrasilerde de başvurulan bir yöntemdir.

Toplum, milli iradesine ve geleceğine karşı sahaya sürülen örgütlere ve darbe mekaniğine karşı milli bir direnç ortaya koyuyor.

67 yıllık demokrasi tarihinde 65 farklı hükûmetin kurulmuş olması bu sistem değişikliğinin gerekçesi için bir başlangıç noktasıdır.

Bir Bardak Çayın Hesabını Kılıçdaroğlu’na Sorarlar

CHP seçmeni genel başkanları Kılıçdaroğlu'na Başbakan ile bir bardak çay içtiği için söylemediğini bırakmıyor. Beceriksizlikten başlayarak ihanete kadar hepsi birbirinden ağır ithamlarda bulunuyorlar.

Devamı
Bir Bardak Çayın Hesabını Kılıçdaroğlu na Sorarlar
NATO dan Bizi Kovarlar Safsatası

NATO’dan Bizi Kovarlar Safsatası

NATO birilerinin kabul edildiği birilerinin kovulduğu bir örgüt değil. Bu nedenle birilerinin Türkiye'yi kovmak gibi bir lüksü yoktur.

Devamı

Kurum eksenli bir yapıda darbe girişimlerine daha az rastlanacak ve darbe girişimleri ülke siyaseti için daha az riskli hale gelecektir.

OHAL'in öncelikle devlet içerisinde paralel bir örgütlenme içerisine giren ve ayrıca sivil topluma kök salan FETÖ ile mücadele için alındığı söylenmelidir.

Gazeteci İsmet Berkan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi ve devletin yeniden yapılandırılmasını Kriter‘e değerlendirdi.

Demokratikleşme ve gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında benzer ülkeler içinde Türkiye askeri darbelerle geç yüzleşebilmiştir. Bu yüzleşmenin büyük bir kısmı da AK Parti döneminde gerçekleşti. Fakat tüm bu vesayet karşıtı adımlara rağmen ordu içine sızan FETÖ’ye mensup askeri cunta 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunabildi.

TSK’nın darbecilik geleneği içinde yer alan her cuntanın darbe yapmak için Atatürkçülüğü kendine kalkan yapması konusu üzerinde başta Atatürkçüler olmak üzere herkesin kafa yorması gerekiyor.

Yeni bir devlet, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik sektörü ve bunların içinde yeni bir ordu. Tarihi bir dönemeçteyiz. Geçici tedbirlere değil kökten çözümlere ihtiyaç var.

Kemalistlerin Kurtuluş Savaşı sırasında laikçi görüşlerini saklaması gibi Gülen mensupları da devleti ele geçirme yolunda gerçek niyetlerini gizlediler.

Türkiye’de darbeler ve darbe girişimlerinin daha önce İttihatçı, laikçi, NATO’cu gibi türleri vardı fakat 15 Temmuz Türkiye’nin ilk mesiyanik darbe girişimi olarak tarihin çöplüğüne atıldı. 15 Temmuz’da FETÖ mesiyanizmi Türkiye’yi kanlı bir askeri darbeyle esir almaya çalıştı. Cumhurbaşkanından sivil halkına, askerinden polisine, medyasından belediyesine kadar tüm Türk halkı direndi ve FETÖ’nün kehanetlerini boşa çıkardı.

TCMB bu süreçte faiz koridorunun üst bandını 25 baz puan indirerek de çok cesur bir adım atmıştır. TCMB’nin siyasi olarak çalkantılı dönemlerde faiz artırımı kararı aldığına geçmişte birçok kez şahit olduk. Faiz indirimi kararına rağmen kur ve borsa endeksinin buna olumsuz tepki vermemesi Türkiye ekonomisinin istikrarı ile ilgili piyasalara önemli bir mesajdır.

15 Temmuz darbe girişiminde siyasi iktidar, tüm siyaset kurumları ve milletin demokratik tercihlerine açıkça suikast düzenlendi. TRT ekranlarından silah zoruyla okutulan darbe bildirisinin ana fikri siyasi iktidarın varlığına ve tüm icraatlarına topyekun karşıtlık içeriyordu.

Darbelere ve askeri müdahalelere ABD yönetiminin bakışı Soğuk Savaş sonrasında da çok fazla değişiklik göstermedi. Literatüre bizzat darbe yapıcıların ağzından “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat sürecinde de ABD ve Batı dünyası kendinden beklenilen prensipli duruşu gösteremedi.

Türkiye’deki İslami hareketleri ılımlı ve aşırı/radikal şeklinde tasnif etmek ABD merkezli literatürde yaygın bir kabuldür. Devleti ele geçirme arzusu taşıyan siyasal hareket “radikal” olarak, sosyal hizmetler alanında örgütlenen sivil oluşumlar ise “ılımlı” olarak resmedilir.

Füller’in “barış ve diyalog” sloganlarıyla FET֒yü teröre, suça ve şiddete bulaşmamış bir hareket olarak satmaya çalışması ve bu çabada zekasına mugayir argümanlara başvurması çaresizliğin bir göstergesi.