15 Temmuz terör saldırısının yeni bir yıl dönümüne ulaştık.
Dört yıl oldu.Darbe ile yönetimi ele geçirmek isteyenler sivil insanları, Özel Harekât polislerini ve Meclis'i bombaladılar.
Cumhurbaşkanına suikast düzenlediler.
Bu alçak saldırının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen saldırının arkasındaki gerçek failler ve azmettiricileri hâlâ 15 Temmuz’un hesabını vermediler.
[video width="712" height="400" mp4="https://setav.org/assets/uploads/2020/07/AimCyGWLJP39VgvW.mp4"][/video]
15 Temmuz 2016 gecesi Genel Kurmay binası önü, Ankara
İçerideki kuklaları ve tetikçileri tutuklanıp yargı önüne çıkarıldılar ama azmettiriciler örgüte sahip çıkmaya devam ediyorlar.Sahip çıkmaları, hâlâ FETÖ’ye ilişkin planları olduğunu gösteriyor.
Maalesef bu şaşırtıcı bir durum değil.
PKK terör örgütü nasıl 35 yıldır Türkiye’ye karşı bir dış politika aracı olarak kullanılıyorsa, onlarca yıl yatırım yaptıkları FETÖ’den de kısa sürede vazgeçmeleri beklenemezdi.
Aksine, Türkiye’nin FETÖ’yü sızdığı bütün devlet kurumlarından temizlemeye çalışmasından rahatsızlar.
Aslında onların bu örgüte destekleri olmasa muhtemelen örgütün çözülmesi ve dağılması daha hızlı olacak. Bu da devletin güvenlik kaygısının azalmasını sağlayacak ve bunun sonunda belki örgütün en dış halkasındaki sempatizanların örgütle bağlarını tamamen kesip devletle barışmaları mümkün olacak.
Ama ABD ve Avrupa’daki etkili bazı kesimlerin, Türkiye’yi baskı altında tutmak için FETÖ’ye destek vermeleri örgütün tehdit potansiyelini yüksek tutmaya devam ediyor.
Bu tehdidi zayıflatmak için Türkiye’nin içeride olduğu gibi dışarıda da FETÖ’ye karşı etkin bir şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Avrupa ülkeleri ve ABD’ye, bu örgütü desteklemenin terörü desteklemekle eş değer olduğunun her fırsatta anlatılması gerekiyor. Türkiye ile rasyonel ve sağlıklı bir ilişki kurmak istiyorlarsa FETÖ ve diğer terör yapılarına destek vermekten vazgeçmelerinin zorunlu olduğunun gösterilmesi gerekiyor.
FETÖ’nün arkasındaki güçlerin, 15 Temmuz saldırısının ardından da bu örgütü desteklemeye devam etmeleri ve Türkiye’ye karşı ekonomik, diplomatik ve siyasi araçların kullanıldığı yeni saldırılar gerçekleştirmeleri Ankara’ya karşı düşmanca politikaya son vermeyeceklerini gösterdi.
15 Temmuz’da FETÖ’yü kullanarak yapmak istedikleri şey, daha önce defalarca yaptıkları gibi, ekseni kaymış olan Türkiye’yi yeniden ABD’nin çizgisine geri getirmekti. İsrail’in saldırgan politikalarına karşı çıkmayan, bölge ülkeleriyle Amerikan Orta Doğu düzenini sorgulayacak iş birliklerine girmeyen ve uluslararası siyasal sistemi sorgulamadan kendisine verilen rolü oynayan bir Türkiye arzu ediliyordu.
Erdoğan ve AK Parti’nin bu beklentilerin aksine hareket etmesi ve kendisine çizilen sınırların dışına çıkması onu yola getirecek değişik araçların devreye sokulması sonucunu doğurdu. FETÖ o dönemde Türkiye siyasetini yönlendirme konusunda kullanılabilecek en etkili araçtı. Başta yargı ve güvenlik kurumları olmak üzere bütün kritik kurumlara sızmış olması ve bu kurumlarda etkin olması bu yapının kullanılması yoluyla iktidarın istenilen çizgiye getirilmesinin kolay olacağı algısını oluşturmuştu.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ tarafından gerçekleştirilen 17-25 Aralık saldırısına karşı sağlam durması ve halkın desteğini de arkasına alması, örgütün arkasındaki aktörlerin, daha önce defalarca işe yarayan darbe adımını devreye sokmaları sonucunu doğurdu. Bu adımda da, ordu içerisinde etkin bir örgütlenmeye sahip olan FETÖ kullanıldı ama milletin bu saldırıyı doğru analiz etmesi bu girişimi de boşa çıkardı.
Kullandıkları örgütün Türkiye içerisindeki mensuplarının yargılandığı gibi, FETÖ’nün arkasındaki aktörlerin hesap vermesi mümkün olmayacak belki ama artık eskiden olduğu gibi Türkiye siyasetini darbe gibi araçları devreye sokarak şekillendiremeyeceklerini gördüler.
Türkiye siyasetine nüfuz edememek onları öfkelendiriyor ve Amerikan devlet aygıtını Ankara’ya baskı için bir bütün olarak harekete geçirmeye çalışıyorlar. Bu konuda başarılı olmaları ABD’nin Türkiye politikasını rasyonel düzlemden iyice çıkardı.
Yani 15 Temmuz saldırısının arkasındaki Amerikalı çevreler, FETÖ’ye sahip çıkmaya devam ediyorlar, Erdoğan hükûmetine karşı düşmanca politikalarını artırarak sürdürüyorlar ve bu konuda Amerikan Kongresi’nin de desteğini almış görünüyorlar.
Bu da Türkiye’nin 15 Temmuz’un failleri ve azmettiricilerine karşı mücadelesini aynı o günkü kararlılıkla sürdürmesini zorunlu kılıyor.
[Türkiye, 15 Temmuz 2020]