Davos’la başlayan ve sonrasında Türkiye’nin küresel ve bölgesel aktörlerle karşı karşıya kaldığı hemen her kritik süreç 'otoriterleşme' ve 'eksen kayması' gibi tartışmalarla senkronize biçimde ilerleye geldi.
DevamıMacron'un yeni Güvenlik Yasası'nı Paris'te on binler protesto ediyor, şehir yanıyor. Küresel Batı medyası ise adeta kör ve sağır. Avrupa'da demokrasi, insan hakları, özgürlükler, ifade hürriyeti, yaşam hakkı, protesto hakkı... Hepsi fantastik bir masalın öğelerine dönüştüler.
DevamıCHP'nin başını çektiği, Millet İttifakı'nın resmi ve gayrı resmi üyelerinin yer aldığı Anayasa çalışmaları neden bir skandala dönüştü?
Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu, İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi figürler planlı bir şekilde sırasıyla sahneye çıkıyorlar. Farklı toplum kesimlerine farklı mesajlar veriyorlar..
Ağlar üzerinden şekillenen günümüz 'bilgi toplumu' bilginin iktidar kurma pratiği açısından önemini daha fazla artırmıştır. Bu perspektiften bakıldığında devasa ulus-ötesi dijital şirketlerin bugünkü konumu hem siyaset-medya ilişkisinin dönüşümünü hem de medyanın siyasete etki etme biçimlerindeki değişimi kaçınılmaz kılmıştır.
Yeni medya platformlarından Twitter, Facebook ve Instagram gibi mecralar son zamanların temel gündem maddeleri arasından eksik olmuyor.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Ege Denizinde meydana gelen deprem sonrası değerlendirmelerde bulundu.
Devamıİzmir depremi bir kez daha gösterdi; deprem Türkiye'nin en öncelikli meselelerinden biri. Siyaset, ideoloji, kimlik, eğitim veya gelir seviyesi ayırt etmiyor.
DevamıAvrupa kültüründeki ırkçılığın tedavisi yok
Devletin kadınların başörtüsü ile uğraşmayı bırakması, ‘kavgayı' sonlandırmıyor ve bu mücadele tam bir zaferle sonlandırıldı zannedenler, yanılıyor. Evet, bugün de bir “başörtüsü kavgası” devam ediyor ve aslında bu kavga dindar başörtülü kadınlar tarafından yürütülmüyor. Başörtülü kadınlara karşı açılmış bu kavganın sahibi: Seküler yobazlar ve dindar bağnazlar.
Uluslararası ölçekte yayın yapan büyük medya kuruluşlarının Ermenistan'ın Gence saldırısı ve genelde sivil katliamlar karşısındaki yaklaşım biçimi başlangıcından bu yana problemli.
İnternetin getirdiği imkanların yanı sıra büyük tehditlerin de kaynağı olması bu alanın regüle edilmesini kaçınılmaz kılmıştır. Bu nedenle başta Almanya olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi ülkeler sosyal medya platformları ve internet üzerinden yayın yapan mecraların denetimi konusunda öncü adımlar atmışlardır.