Kurumsallaşmış birlik olan AB'den beklenen şey, entegre bir mücadele ve ciddi bir yardımlaşma ile bir süreç yönetimi sergilenmesiydi. Ancak bunun aksine her bir ülke kendi başına kaldı. Bu durum merkezi hükümetlerin yeniden merkeze döneceği bir döneme işaret ediyor.
DevamıBu krizin şüphesiz en büyük itibar kaybına uğrattığı aktörler ise uluslararası kurumlar, bölgesel örgütler ve çok uluslu şirketlerdir.
DevamıBaşkan Trump'ın "ABD'nin bencil çıkarlarını öne alırım, küresel sorumluluk tanımam" diyen kibrinin yarattığı belirsizlikler bile yeterli endişe doğuruyordu. Şimdi Trump, Johnson, Merkel dahil, dünya liderlerinin hiçbirisi konuşmalarındaki "yönetememe, kontrol edememe" hissiyatını örtemiyor.
Durum her ne olursa bu sürecin sonunda toplumlar sermaye ile Fransız İhtilali'nden bu yana kurulmuş ortaklığı terk ediyor. Devletler yeniden güçleniyor. Önemli olan bu mekanizmaların hangi ellerde nasıl şekil alacağı.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın koronavirüs salgını özelinde küresel işbirlikleri ve güvenlik kavramı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Strateji Araştırmacısı Hüseyin Alptekin Bahar Kalkanı Harekatında kullanılan yerli üretim SİHA’ların önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Devlet ve siyaset bu işlerin düzenlemesinde başarısıyla fark yaratacak. Krizi en hafif haliyle atlatanlar diğerlerine orana daha az zarar görecek.
DevamıPsikolojik baskıya maruz kalmak istemiyorsak ve 'ne işimiz var Suriye'de' propagandası çerçevesinde yıpranmak istemiyorsak yapılacak şeylerin başında sahada SMO'nun etkinliğini artırmak gelir.
DevamıSETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın, Batı’nın mülteci krizine verdiği tepkileri değerlendirdi.
İdlib cephesi dondu. Şimdi sıra Batı cephesine dönüp hem İdlib'i hem de tüm Suriye'nin kuzeyini tahkim etmekte. Göçmenler meselesini konuşmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel'e gidiyor. Bu iki mesele birbirinden bağımsız değil. Gün geçtikçe de önemi artacak.
İdlib'in batısı ve kuzeyinde güvenli bir bölge kurulması için faaliyetlere şimdiden başlanmalı. Ateşkes bir daha bozulduğunda Türkiye ya İdlib'den tümüyle çıkmaya zorlanacak. Bu da diğer üç güvenli bölgeyi sıkıntıya sokar. Ya da Ankara, daha kapsamlı bir çatışmayı göze alacak. Bu iki kötü ihtimalden kaçınmak için sahada askeri anlamda tedbirler bugünden alınmalı.
Sorulması gereken önemli soru ise, ateşkesin ne kadar kalıcı olacağı sorusudur. Türkiye’nin ateşkesi bozmak gibi bir niyetinin olmadığına göre bu sorunun cevabını Rusya’nın bundan sonraki tavrı belirleyecek.