Borç Limiti Krizi Amerika’nın İtibarını Tehdit Ediyor

ABD’nin 31,5 trilyon dolara yaklaşan borcunun dişe dokunur seviyede azaltılabilmesi için federal devletin sosyal güvenlik ve savunma harcamalarında önemli kesintilere gitmesi gerekiyor. Seçimlerde yüksek katılımla oy veren yaşlı ve emekli nüfusunun doğrudan etkileneceği için iki parti de sosyal güvenlik programlarından kesinti yapmayı göze alamıyor. Amerikan federal hükümetinin sosyal devlet olmamasına rağmen bu kesimlerin kazanılmış sosyal haklarına dokunmak siyasi intihar anlamına geliyor.


Devamı
Borç Limiti Krizi Amerika nın İtibarını Tehdit Ediyor
Ekonomik Bağımsızlığın Yolu

Ekonomik Bağımsızlığın Yolu

Deprem sonrası hızlı bir toparlanma ve yeniden canlanma telaşı devam ediyor. Ayrıca, finansal değişkenlerdeki dalgalanmalara rağmen, Türkiye'nin reel ekonomik aktivitesi ağırlıklı olarak pozitif seyrediyor. Türk şirketleri büyümeye devam ediyor. Büyük enflasyon ve kur dalgalanmalarına rağmen ekonomi 2021'de %11,4 ve 2022'de de %5,6'lık bir büyüme kaydetti.


Devamı

Teknoloji, tarihsel olarak savaşın yapılış tarzı ve seyrine yön veren başat faktörlerden biri olmuştur. Teknoloji alanındaki gelişmeler politikacıların ve askerlerin savaş hakkındaki inanış, düşünce ve beklentileri üzerinde köklü değişikliklere neden olmuş; karar alıcıları bir sonraki savaşı kazandıracak adaptasyon ve dönüşüm gibi pratiklere zorlamıştır. Bu anlamda teknolojik durum, savaş hakkındaki mülahazaların ayrılmaz bir parçası olarak anlaşılabilmektedir.

Türkiye olarak 14 Mayıs Seçimlerine odaklandığımız şu günlerde dünya dönmeye, projeler ilerlemeye ve teknolojiler gelişmeye devam ediyor. Özellikle dijitalleşme çağında her gün yeni bir adım atılıyor ve teknoloji her gün boyut değiştiriyor. İşte bu çağda Türkiye'nin geleceğin dünyasında var olabilmesi adına tanımlanan Dijitalin Yüzyılı Vizyonu ve bu vizyona uygun olarak atılan adımlar bizleri ümitlendirdiği kadar mutlu ediyor.

Geride bıraktığımız son on yılda ivme kazanan sanayi ve ekonomideki gelişimin, MTH’nin yüksek çarpan etkisi ile Türkiye’nin kalkınma ve büyüme sürecine ciddi bir katalizör etkide bulunması beklenmektedir. 2002 sonrası dönüşümün, sağlamlaştırılan altyapının üzerine kurulan yeni teknoloji hamlesi, ciddi bir vizyonun ve küllerinden yeniden doğma çabasının son aşamasıdır. Sanayinin, iş ve üretim süreçlerinin hatırı sayılır bir dönüşüm geçirdiği son birkaç on yıl; yeni teknolojilere, sermaye birikimine ve beşeri kapasiteye yatırımı bir zorunluluk haline getirmiştir. Nitekim bugün yapay zeka, otonom teknolojiler ve robotlar; rutin, sekreterlik gibi sadece destek hizmetleri veren ve sürekli tekrar eden işleri devralırken, bireyin ve beşeri sermayenin, nispeten daha teknik, “yaratıcı” ve daha kompleks konulara yönlenebilmesinin önünü açmıştır.

Ar-Ge; bilgi seviyesinin artırılması ve mevcut bilginin yeni uygulamalarda kullanılması amacıyla “yaratıcı” ve sistematik çalışmalardan oluşmaktadır. Ar-Ge faaliyetleri aynı zamanda inovasyon çalışmalarının önemli bir parçasıdır. İnovasyon, verimlilik ve ekonomik gelişmenin iticisi olup, yeni ve daha iyi iş olanaklarının oluşması, sosyal hareketliliğin sağlanması ve küresel sosyal sorunların önüne geçilmesinde önemli bir araçtır. Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları ile firmalar, rekabet güçlerini artırarak ulusal ve uluslararası pazarlardaki konumlarını güçlendirme olanağı sağlayabilmektedir. Buna göre bugün teknolojik yeniliklerin getirdiği ekonomik büyümeden faydalanmak için hem firmaların hem de toplumların Ar-Ge faaliyetleri yürütmesi tartışılmaz derecede önemlidir.

Savunma Sanayii’ndeki Paradigma Değişikliği Siyasi İradenin Ürünüdür

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, TRT Haber ekranlarında, Türkiye’nin savunma sanayii ve teknolojisi alanında son yıllarda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.


Devamı
Savunma Sanayii ndeki Paradigma Değişikliği Siyasi İradenin Ürünüdür
Savunma Sanayiindeki Gelişmeler Cumhuriyetin Rüyalarını Gerçekleştiriyor

Savunma Sanayiindeki Gelişmeler Cumhuriyetin Rüyalarını Gerçekleştiriyor

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna Programında, Türkiye’nin son zamanlarda savunma sanayii ve teknoloji alanlarında yaptığı sıçrama üzerine değerlendirmelerde bulundu.


Devamı

Ülke ekonomilerini domine eden Keynesyen müdahaleci ekolün ve dolayısıyla da iktisat politikalarının asıl dönüşümünün temeli Büyük Buhran sonrası yeniden yapılanmaya dayanmaktadır. Türkiye özelinde ise bu dönüşüme, 2002 sonrası AK Parti'nin tek başına iktidarı ile yeni bir boyut kazandırıldı.

Borç limiti restleşmesinin siyasi bir krize dönüşmemesi Biden için kritik önem taşıyor.

Enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleştirilmesi Petrol Krizleri sonrası kullanım oranı artan dolar süreci gibi bir dönemi beraberinde getirebilir. Ancak Çin için bir problem alanına dönüşen Tayvan Meselesi, ABD öncülüğünde alınabilecek tedbirleri Yuan'a karşı çevirebilir.

Türkiye 2000’li yılların başından bu yana artan sanayileşme, gelişen ekonomi ve büyüyen nüfusun etkisiyle önemli ölçüde çoğalan bir enerji talebiyle karşı karşıya gelmiştir. 2002 yılında 51,4 milyon ton eş değer petrol (MTEP) olan toplam enerji talebi, 2012 yılında 117, 5 MTEP’e, 2021 yılında ise 147 MTEP’e yükselmiştir. Büyüyen ekonominin yanı sıra yerli kaynaklardan üretilen enerjinin sınırlı olması, ithal edilen petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarına olan bağımlılığı artırmıştır. Neticede enerji ithalatı cari denge üzerinde önemli bir baskı unsuru haline gelmiş, 2007-2017 yılları arasında söz konusu ithalat için yıllık ortalama 54,6 milyar dolar harcanmıştır. Bu durum Türkiye’nin enerji politikasında yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmuştur.