Siyaset ve Ekonomi: Politikaların Dönüşümü ve Finansman

Ülke ekonomilerini domine eden Keynesyen müdahaleci ekolün ve dolayısıyla da iktisat politikalarının asıl dönüşümünün temeli Büyük Buhran sonrası yeniden yapılanmaya dayanmaktadır. Türkiye özelinde ise bu dönüşüme, 2002 sonrası AK Parti'nin tek başına iktidarı ile yeni bir boyut kazandırıldı.


Devamı
Siyaset ve Ekonomi Politikaların Dönüşümü ve Finansman
Amerika nın Borç Limiti ve Küresel Kriz İhtimali

Amerika’nın Borç Limiti ve Küresel Kriz İhtimali

Borç limiti restleşmesinin siyasi bir krize dönüşmemesi Biden için kritik önem taşıyor.


Devamı

Enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleştirilmesi Petrol Krizleri sonrası kullanım oranı artan dolar süreci gibi bir dönemi beraberinde getirebilir. Ancak Çin için bir problem alanına dönüşen Tayvan Meselesi, ABD öncülüğünde alınabilecek tedbirleri Yuan'a karşı çevirebilir.

Türkiye 2000’li yılların başından bu yana artan sanayileşme, gelişen ekonomi ve büyüyen nüfusun etkisiyle önemli ölçüde çoğalan bir enerji talebiyle karşı karşıya gelmiştir. 2002 yılında 51,4 milyon ton eş değer petrol (MTEP) olan toplam enerji talebi, 2012 yılında 117, 5 MTEP’e, 2021 yılında ise 147 MTEP’e yükselmiştir. Büyüyen ekonominin yanı sıra yerli kaynaklardan üretilen enerjinin sınırlı olması, ithal edilen petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarına olan bağımlılığı artırmıştır. Neticede enerji ithalatı cari denge üzerinde önemli bir baskı unsuru haline gelmiş, 2007-2017 yılları arasında söz konusu ithalat için yıllık ortalama 54,6 milyar dolar harcanmıştır. Bu durum Türkiye’nin enerji politikasında yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmuştur.

2002 sonrası AK Parti iktidarları dönemleri, 2001'deki krizden ve sonrasında dibi bulan ekonomiden aldığı destek ve avantaj ile, yeni bir kalkınma ve dönüşüm hikayesi başlattı. Kamu destekli ciddi altyapı yatırımları, savunma, sağlık, eğitim ve hatta sanayi sistemindeki dönüşüm ile yepyeni bir hikâye yazılmaya başlandı. Kemal Derviş döneminin IMF destekli neo-liberal ekonomi programı olarak başlayan 2001 krizi sonrası toparlanma programı da AK Parti iktidarı ile birlikte Keynezyen tonlarla, daha milli ve özgün bir kalkınma programına dönüştürüldü.

Küresel düzeni baştan sona değiştiren dijital teknolojiler, sosyoekonomik hayatımızda neredeyse tüm süreçleri ve hizmetleri etkileyerek alışkanlıklarımızı da tümüyle dönüştürmektedir. Özellikle büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut ortamlar, blokzincir, dijital ikiz ve kuantum sistemleri gibi yenilikçi teknolojiler; geleneksel düşünme, davranma ve iş yapma yöntemlerimizi önemli ölçüde etkilemektedir. Bununla birlikte koronavirüs (Covid-19) salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve iklim değişikliği gibi önemli küresel sorunlar da değişimi hızlandıran ve tüm coğrafyaları zorlayan önemli sınamalardır.

Milli Teknoloji Hamlesinde Dijitalleşme ve Eğitim | MTH Serisi: 3

21. yüzyıl ekonomisinin çarkları teknoloji üretimi ve kullanımı ile dönmeye başlamıştır. Dolayısıyla bu yüzyılda ülkelerin rekabet edebilirliği dijital dönüşümü yakalayabilmesi ile mümkündür. Günümüzde ekonomik kalkınmanın sadece sermaye yatırımlarından ibaret olmadığı gerekçesiyle insanlara yapılan yatırımların önem kazandığı görülmektedir. Buna binaen insana yapılan yatırımın ana araçlarından biri olan eğitim küresel rekabetin ve ekonomik gücün hayati unsurlarından biri haline gelmiştir.


Devamı
Milli Teknoloji Hamlesinde Dijitalleşme ve Eğitim MTH Serisi 3
Küresel Bir Marka İstanbul

Küresel Bir Marka: İstanbul

İstanbul, Türkiye’nin küresel bir markası olarak güç kazanıyor. Özellikle ulaşım imkânlarının gelişmesi ve kamu yatırımlarıyla gelişen şehir milyonlarca kişinin hareket halinde olmasını sağlıyor.


Devamı

Batıdaki mevcut bankacılık krizinin özeti aslında şudur. Bankalar zaten sorunlu, kötü yönetiliyor, çok fazla risk almalarına izin veriliyor ve haddinden fazla riskler barındırıyordu. Bazıları gereğinden fazla büyük, daha küçüklerinin risk yönetimleri facia, gizli kayıpları çok fazla, türev ürünler üzerinden alınan risklerin ise haddi hesabı yok. Fed'in faiz artışları dalgası ise, buz dağının görünmeyen yüzünü ortaya çıkardı. Riskler adım adım ortaya döküldü, düzeltme hamleleri ise işe yaramadı ve bankalara hücum dalgası takip etti.

Türkiye’nin 2000’lerin başından bu yana artan enerji talebini karşılamak adına enerji teknolojileri alanında attığı adımlar birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Artan talep dışa bağımlılığı artırma endişesine neden olurken geliştirilen politikalar ve çıkarılan mevzuat Türkiye’nin enerji bağımsızlığı kararlılığını gözler önüne sermektedir. 2005’te kabul edilen YEKDEM mevzuatı yerli enerji teknolojilerinin geliştirilmesinin desteklendiği ilk yasal dayanak olması açısından önem arz etmektedir. YEKDEM ile başlayan süreç YEKA Yönetmeliği ile ileri bir boyuta taşınmıştır. Bir yandan yenilenebilir enerjiye dayalı kurulu güç artırılırken diğer yandan bahsi geçen alanda yerli teknolojilerin geliştirilmesi desteklenerek yerlilik ve millilik oranları yükseltilmeye çalışılmıştır.

Dijital Türkiye vizyonunu ve MTH’yi resmi kurumları aracılığıyla ilan eden Türkiye, teknoloji devriminin lider ülkelerinden olmak için gerekli tüm adımları atmaktadır. Bu vizyon resmi olarak 2019’da yayımlanmış olsa da Türkiye’nin teknoloji yolculuğu onlarca yıl öncesine dayanmaktadır. Ancak asıl dönüşüm ve ivme özellikle son yirmi yılda gerçekleştirilmiştir. AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın hem başbakanlık döneminde hem de cumhurbaşkanı olarak kararlı ve vizyoner yaklaşımı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere bütün paydaş kurumların özverili çalışmaları Türkiye’nin teknolojik gelişmelere dönük önemli adımlar atmasını ve büyük başarılar elde etmesini sağlamıştır.

İflasına izin verilemeyecek kadar büyük ve etkin şirketlerin ortaya çıkmasını sağlayan Amerikan liberal kapitalizminin finansal krizlerde devletin rolüne ihtiyaç duyması, keskin bir tezat yaratmakla kalmayıp sürekli “büyük paranın” korunduğu bir sistemin varlığına işaret ediyor.