Washington'da en tatsız görev Obama yönetiminin Suriye, PYD (YPG) ve PKK politikasını açıklama konumunda olan diplomatlara düÅŸüyor herhalde.
Cumhuriyetçi partiden aday olmayı garantilemesine çok az kalan D. Trump'ın baÅŸkan seçilmesi durumunda dış politikanın baÅŸarısızlığı sebebiyle "iÅŸten kovacağı" bürokratlar arasında olmak da en az bu grubu mutsuz etmeli.
Ä°ÅŸin ÅŸakası bir yana, ABD baÅŸkentinden PKKYPG'ye iliÅŸkin gelen açıklamalar terörle mücadelede "öncülük" eden bir ülkeye yakışmayacak çeliÅŸkiler taşıyor.
Washington'daki dış politika bürokratlarının açıktan kabul etmediÄŸi bir gerçeÄŸi Savunma Bakanı A. Carter, Senato'da ifade ediverdi.
Silahlı Hizmetler Komitesi'nde soruları yanıtlarken Carter, YPG ile PKK arasındaki baÄŸlantıyı, "önemli iliÅŸkileri" kabul etti. Carter, itiraflarına Türklerin YPG'yi silahlandırdığı için Amerikalara "kızgın" olmasını da ÅŸaşırtıcı bulmadığı tespitini ekledi.
Komite oturumunda dile gelen bu itirafları "düzeltmek" DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby'nin üzerine kaldı. Kirby "YPG'yi terör örgütü olarak tanımadıklarını" ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
***
Uluslararası sistemde terör örgütü tanımını yapmada kıyaslanamaz bir ayrıcalığa sahip olan ABD hem PKK'yı yabancı terör örgütü olarak tanımlıyor hem de liderlik, kadro, örgütlenme, ideoloji ve silah tedariki açısından PKK ile organik bütünlüÄŸe sahip YPG'yi "terör örgütü" diye nitelemeyi ısrarla reddediyor.
Muhaliflere verilen silahların Nusra gibi aşırı grupların eline geçmesini dert ederken YPG'ye verdiÄŸi silahların PKK tarafından Türkiye'ye karşı kullanılmasını görmezden gelebiliyor.
KuÅŸkusuz, DAÄ°Åž'e karşı savaÅŸta en etkili yerel güç olarak gördüÄŸü YPG'yi Suriye'nin geleceÄŸi ÅŸekillenirken elinde bir kart olarak tutmak niyetiyle...
ABD'nin iÅŸaretiyle bugünlerde YPG, beklemede. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın son ABD ziyaretinde kararlaÅŸtırılan yeni eÄŸit- donatın akıbetini gözlüyor.
***
Azez- Cerablus hattında "fiili güvenli bölge" kurulması konusunda sürekli ağırdan alan Obama Yönetimi bürokratlarını "çeliÅŸkiden" kurtarmak için YPG politikasını yeni bir düzleme taşımak istiyor. Bu düzlem iki unsura dayanıyor:
Ä°lki, PKK'yı yeniden masaya oturtarak Türkiye'de silahları bırakmasını saÄŸlamak. Cemil Bayık'ın açık ya da gizli "çözüm sürecine dönelim" çaÄŸrılarındaki artış bu isteÄŸin sonucu.
Ä°kincisi, YPG'yi Suriye ve Irak'ta DAÄ°Åž'e karşı daha etkin olarak kullanmak. Bu politika Türkiye'yi de PKK'yı da yeni bir pozisyona taşımak anlamına geliyor.
Türkiye'nin ülke içinde silahlarını bırakan PKK'nın YPG olarak Suriye'deki kantonları yönetmesini kabullenmesi bekleniyor.
PKK'nın da "Kürdistan" hayalindeki "Türkiye" parçasından uzun süreliÄŸine vazgeçmesi anlamına geliyor. ABD'li bürokratların bu hesabında ciddi bir zorluk var.
***
PKK'nın zaman kazanmak için çözüm sürecine dönmek istemesi anlaşılabilir. Ancak Türkiye PKK ve ilgili oluÅŸumlarını güneydoÄŸunun bütün ilçelerinden tümüyle söküp atmadıkça terörle mücadeleyi durdurmayacaktır.
Barış adı altında PKK'ya baÄŸlı oluÅŸumlara bir daha bölgede sözde "özyönetim" kurma fırsatı verilemez. Yani bu defa devlet, PKK'nın ne yaptığından bağımsız olarak, terörü besleyen bütün yapıları tasfiye etmek zorunda.
Bunları da PKK'nın kabullenmesi neredeyse imkânsız. Hele de kuzey Suriye'de elde ettiÄŸi kantonlardan sonra...
ABD'li bürokratların bu zorluÄŸu anlaması için Clinton ya da Trump'ın gelmesini mi beklemeliyiz?
[Sabah, 30 Nisan 2016]